Halkımız çok yaygın bir hastalık olan tüberküloz yani veremi duyunca bir AİDS duymuşçasına ürküyorlar. Sırf bu sebeple yanlış bir tabuyu yıkmak adına bu konuyu ele almak ve bilgilendirmek istedim.
Tüberküloz hastalık hedef organı akciğer olan bakteri asıllı bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu enfeksiyona sebep olan bakteri Mycobakterium tuberculosis'tir. Tüberküloz Basilini ilk keşfeden Robert Koch’tur.
Tüberküloz bilinen en eski hastalıklardan biridir. Dünyada 1 yılda bu hastalığa yakalanan kişi sayısı 8 milyonu bulmaktadır. Tam ve güvenli bir tedavisi olmasına rağmen, 2 milyon kişi ise bu hastalıktan dolayı hayatını kaybetmektedir.
Hastalığımızın hedef organı olan akciğerde konaklayan daha sonra vücut savunmasında bulunan sorunları kollayarak vücuda ve diğer organlara sıçrayabilmektedir. Her 3 kişiden biri hayatı boyunca bir kez tüberküloza yakalanmış fakat vücut savunmasının karşı koyması ile ya hastalığı patolojik olarak ortaya çıkmadan engellemiş ya da bakterimiz daha sonra vücut savunmasının düşük olduğu bir zamanda ortaya çıkmak adına kendisini vücudun savunma mekanizmasından korumayı başarmıştır.
Hastalıkta en çok merak edilen bulaşma yollarının nasıl olduğu konusudur. Tüberkülozun kişiden kişiye bulaşması belli yollarla olur.
1-Tüberkülozun yani veremin bulaşması için verici kişi aktif olarak hasta olmalıdır. Aktif olmayan bakterinin latent devrinde (uyku durumunda) olduğu kişilerden hastalığın bulaşması zordur.
2-Tüberküloz hava yolları ile kavşak yapmış burun, ağız gibi vücut boşluklarından dışarıya; hapşırma, öksürme, konuşma gibi eylemlerle dışarıya çıkan damlacıkların diğer hasta olmayan birinin vücuduna bu damlaları alması ile mümkün olmaktadır.
3-Dokunma gibi faktörler 3 nolu öncülde bahsi geçen damlacıkla hava teması dışında mümkün olmamaktadır.
4-Akciğer haricinde vücudun diğer organlarında bulunan tüberküloz bakterilerinin (akciğer de kontamine olmadığını var sayarsak) hava yollu bulaşma ihtimali yoktur.
Bu dört öncülü değerlendirirsek;
-Aktif tüberküloz olan kişiler ile hava temasını azaltmamız gerekmektedir.
-Aktif kontamine kişiler karantina altına alınmalıdır, çünkü karantina olmadığı takdirde bir kişi 10-15 kişiyi hastalığı bulaştırabilmektedir.
-Bakteriler vücutta aktif olmaksızın konaklayabilmektedir. Bu durumda hastalık etkenini bulmak için çeşitli testler yapılarak bu durum aydınlatılabilir.
Tüberküloz çok eski bir hastalık olmasından dolayı çeşitli tedavi yolları mevcuttur. Bunlardan biri hastalığa karşı direnç kazanmaktır. M. Tubeculosis bulaşma ihtimalinin çok olduğu durumlarda ya da kişilerin vücut savunmalarının zayıf olduğu durumlarda BCG aşısı verilerek vücudun direnç kazanması sağlanabilir. Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde, tüberküloz vakalarının çok görüldüğü yerleşim yerlerinde, vücut savunmasının güçsüz olduğu durumlarda (AIDS, lösemi, akciğer kanseri vb. durumlarda) BCG aşısı kullanılarak vücudun direnci arttırılması sağlanır.
Tüberküloz tedavisi 6-9 ay gibi uzun bir süreçte yapılmaktadır. Bazı kompleksli durumlarda 24 aya kadar bu tedavi yapılmaktadır. Tedavi süresince kullanılan antibiyotik kombinasyonları (rifampisin, izoniazid, pirazinamid ve etambutol içeren antibiyotikler) zamanında kullanılmalı, ilaç alımı pas geçilmemeli ve doktorun belirttiği zaman boyunca kati suretle devam edilmelidir. Hasta kendini iyi hissetse dahi verilen süre dolmayana dek ilaç kesilmemelidir. Çünkü bakteri kolonileri ilaçla savaş durumunda iken bazen aktif halden latent (zararsız uyku hali) hale dönebilmekte buda ilaç kesildikten kendi için uygun şartları buluna dek beklemektedir.
Muhammed Harun BAYRAM
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM