Kendisi Genel Kimya ve Farmakognozi alanında ‘Doğal Ürünler Kimyası’ üzerine çalışmalarda bulunmuş, İstanbul Üniversitesi, İTÜ ve Tübitak’ta görev yapmış şimdi de Bezm-i Alem Üniversitesi’nde akademik yaşamına devam etmekte. Kendisiyle yaptığımız görüşmede aldığımız notlar ise şöyle;
Türkiye Bitkileri Açısından Çok Zengin
Benim çalışma alanım Farmakognozi lakin ben bu alanın daha çok kimyasıyla ilgilendim. Türkiye’de yaklaşık 11.000 tane endemik bitki var. Tüm Avrupa’nın florası da 11.000 tür civarındadır. Bitkiler açısından Türkiye’nin biyoçeşitliliği çok zengin. Tür sayısı tüm Avrupa’nın tür sayısına yakın. Bu bizim için büyük avantajdır. Üstelik ülkemizde yetişen türlerin çoğu endemik, örneğin Türkiye’de 90 civarı adaçayı türü var ve bunların yaklaşık 45’i endemiktir. Yani bu bahsettiklerim sadece Türkiye ve yakın çevresine ait türlerdir. Bu da yine dediğim gibi çok ciddi bir zenginliktir.
Bir Bitkiyi Tanımak Uzmanlık İster
Ne yazık ki bitkiler söz konusu olunca konunun uzmanı olan olmayan herkes bu işle uğraşmaktadır. Köylerde kocakarı ilaçları dediğimiz ilaçlarla uğraşan kişiler bile bu izlediğimiz gördüğümüz kişilerden daha bilgilidir diye düşünüyorum. Az evvel saydığımız onca adaçayının hepsini bir aktara götürün o hepsine kısaca adaçayı der. İki birbirine yakın türü bir botanikçi ya da bir farmaognoz ancak ayırt edebilir. Adaçayının 90 türünün hepsi aynı yararlılıkta hepsi tedavide kullanımda değildir. Ayrıca bitkide kullanılan kısım da çok önemlidir. Dolayısıyla bilgisiz insanların değil, konusunda uzmanlaşan kişilerin dinlenmesi gerekir.
Bitkilerin Toplanma Zamanı Dahi Çok Önemli
Bitkilerin önce etnobotanik kullanımına daha sonra özel bir durum varsa bitkinin toplanma zamanına dikkat edilir. Çiçeklenme dönemi genelde sekonder metabolitlerin en çok bulunduğu dönemdir. Soğanlı bitkiler daha çok Mart aylarında da toplanabilmektedir. Bunlara dikkat edilmeden toplanan bir drog da etkinliğini önemli ölçüde kaybedecektir.
Bilginin Olduğu Yerde Saygı da Olur
Eski eczacılar doktorun yazdığı ilaçları pilül, suppozituvar, damla, şurup halinde hazırlarlardı. Bir eczacının olmazsa olmazı farmakolojidir ama farmasötik teknoloji de önemlidir. Özellikle eskiden majistral yapımı daha çok olduğu için eczacı bunları daha iyi bilirdi. Bilginin olduğu yerde saygı da olur. Eskiden insanlar eczaneye girerken önemli bir makama girer gibi saygıyla girerlerdi.
Yenilenen Bilgi Herkese Şart
Bugün yaşanan sıkıntılar sırf eczacıdan da kaynaklanmıyor. Hayatın, teknolojinin de getirdiği bir şey. Ama eczacı donanımlı oldukça saygınlığını koruyacaktır. Unutulmamalıdır ki eczane eczacısı bile olsanız bilginizi yenilemek zorundasınız.
En Önemli Akademik Unvan: Doktora
Dünyada en önemli akademik unvan doktoradır. Doçentlik ve Profesörlüğe yurt dışında bilhassa kadro unvanı olarak bakılır. Kişi bir alanda doktor olmuşsa, artık o kişi o işin uzmanı olmuştur. Uluslar arası makalelerde özellikle doktorların isminin önüne PhD kısaltması konulur. Bunun açılımı “philosophy degree”dir. Bunun üzerindeki unvanlardan ziyade en önemli unvan bu diye bakılır.
Çok Fazla Eczacılık Fakültesi Açılması Taraftarı Değilim
Çok fazla eczacılık fakültesi açılması taraftarı değilim. Türkiye için 24 eczacılık fakültesi çok. Senede 1700-2000 mezun veriliyor. Eczane açma işi yeni çıkan yasayla da düzenlenmiş durumda. Türkiye’de ortalama 24.000 eczane var. Bu sayı mezun olanlarla da her gün artacaktır. Lakin bu artış homojen olarak olmamaktadır. Mezun olan eczacılar Türkiye’ye dağılmıyor. Hizmetin verilmesi açısından istenen durum bu değil.
Zorunlu Hizmet Getirilebilir
Eczane açılmasına limitler getirilmesi güzel ama eczacılık fakültelerinden yeni mezun olanların istihdamının sağlanması sıkıntı olacaktır. Belki ülke geneline daha iyi dağılım sağlanması için zorunlu hizmet kuralı getirilebilir.
Çağa Uygun Eğitim ve Uygulama Gerekli
Fakültelerin de eğitim sistemlerini çağa uygun hale getirmeleri çok önemlidir. Endüstriye ve araştırmacılığa yönlenecek olan eczacılara da ihtiyaç vardır. Teknolojiyi takip edemeyen meslekler yok olmaya mahkumdur.
Genç ve Dinamik Bir Kadro Kuruyorum
Ben kadromu genç ve dinamik bir ekipten kurmaya çalışıyorum. En önemli kriter dergilerde yayımlanan özgül makalelerdir. Hakemli dergilerde başkasının yapmamış olduğu çalışmaların yapılmasına önem veriyoruz.
Röportaj: Ayşe Esra GÜLER- Ülkü ALKO
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM