İnsomnia’yı uykuya dalarken zorluk çekme, uyku halini sürdürmekte zorlanma ve erken uyanma durumu olarak tanımlayabiliriz. Aslında farkında bile olmasak da, çevremizle olan gerek sosyal ilişkiler gerekse iş hayatının temposu yüzünden böyle bir hastalığa, yani uyku düzensizliğine sahip olmak işten bile değil.
Uyku bozukluğu pek çoğumuzun gözünde pek büyük bir şey olmayabilir ama bunun hayat kalitemizi iyileştiren veya kötüleştiren büyük bir etken olduğunun farına varmalıyız. Örneğin araştırmalar uyku bozukluğu çeken hastaların çekmeyenlere göre 3.7 kat daha fazla depresif olduğunu göstermiştir. İnsomnia’nın günlük yaşamda, iş hayatında ilişkilerde, derslerde, hafıza kapasitesinde ve konsantrasyonda kötü bir etkisi vardır. Klinik araştırmalar sonucu uykuda rahatsız edilmenin bilişsel zayıflamada etkisinin olduğu ispatlanmıştır.
Şimdi gelelim insomnia en çok kimlerde görülür? Uyku bozukluğundan en çok etkilenenler yaşlılar, kadınlar, kronik ağrı çeken hastalar ve depresyondaki insanlardır. Ayrıca uyku bozukluğunun insan hayatındaki toplam etkisinin 10.7%’si ergenlik çağında görülür.
Uyku bozukluğunun sebepleri olarak ise depresyon hali, endişe, stres, kişilik bozuklukları antidepresanlar, tiroit hormonu (levothyroxine), kan basıncını düşüren ilaçlar, kortikostereoitler, kötü uyuma ortamını, kötü uyku alışkanlıklarını gösterebiliriz. Ayrıca araştırmalar kolinesteraz engelleyicilerin insomnia riskini arttırabileceğini göstermiştir. İnsomnia’nın risk faktörleri sosyal hayattan memnun olmamayı, zihinsel bozukluğunun olmasını ve aktif olmamayı kapsar. Özellikle menopoz döneminde şiddetli ateş basmasının ve çocukluk döneminde geçirilen travmaların kronik insomnia ile bağlantısı vardır.
İnsomnia’nın uluslararası sınıflandırılması semptomuna, uzunluğuna ve altında yatan sebebe göre yapılır. Buna göre birincil insomnialara akut insomnia deriz. Akut insomnia kişinin kendi özel veya profesyonel hayatındaki çatışmalardan kaynaklanır. Herhangi bir medikal, psikolojik veya çevresel etkene bağlı değildir. İkincil insomniaya ise ilacın kötüye kullanımı, sağlık durumundan kaynaklanması ve zihinsel bozukluk sebebiyle ortaya çıkan insomniayı örnek veririz. İkincil insomnianın tedavisi, bu durumlardan hangisi uyku bozukluğuna neden oluyorsa o durumu ortadan kaldırma şeklinde olur.
İnsomnia’nın tehlikelerinden bahsetmeye devam edelim. Geceleri 5 saatten daha az uyuyan 32-59 yaş aralığındaki insanların hipertansiyona yakalanma oranı tehlikeli bir biçimde yükselir. Aynı zamanda uyuma zorlukları ve az uyuma süresi dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (ADHD) davranışsal semptomlarıdır. Tedavi yöntemleri olarak temiz bir uyuma düzeni (yatağa sadece uyku gelindiği zaman gidilmeli, gün içinde şekerlemelerden kaçınılmalı), uykuyu etkileyecek ilaçlardan kaçınma, kafein tüketiminin azaltılması, özellikle günlük egzersiz yapılması, bilişsel davranışçı tedavi ( (CBT) bu konuda ilaç tedavisinden daha etkili olabilir), benzodiazepin ve nonbenzodiazepin hipnotikler bir dereceye kadar uykuya dalma süresini azaltıp toplam uyku süresini arttırırlar. Diğer terapi yöntemleri olarak müzik eşliğinde rahatlama uyku kalitesini arttırabilir, kedi otunun benzodiazepine benzerliği sayesinde tutarsız olmasına rağmen etkisi vardır.
Ogün KESKİN
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM