Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi’nde çalışan Prof. Dr. Gabriel Lopez-Berestein, kanser hastalarında kemoterapiye bağlı mantar enfeksiyonlarının önlenmesi için geliştirdiği ilaçla tıp literatürüne adını yazdırdı. Milyonlarca kanser hastası şu anda onun geliştirdiği bu ilaç sayesinde mantar enfeksiyonlarından ölmüyor.
Hepatit C’nin de umudu
Ayrıca APL olarak bilinen lösemi türlerinden birinde A vitamini türevi bir ilaçla kemoterapiye gerek kalmadan hastalarda tedavi sağlandı. Şimdi diğer lösemi türlerindeki hastalar için aynı ilaç deneniyor. Dr. George Calin ise normal genden 140 kez daha küçük olan mikro RNA’ların hücre genetiğini değiştirerek kansere yol açtığını ispatladı ve bu keşif, yeni kanser tedavilerinin geliştirilmesi için çığır açtı. Hatta mikro RNA’ların Hepatit C, şizofreni gibi hastalıklardaki etkinliği de bu sayede anlaşıldı. İki bilim adamı şimdi yürüttükleri çalışmalarla erken teşhis, hastalığın gidişatı ve hatta korunma yolları geliştirmekle uğraşıyor.
Keşfi ciddiye almamışlardı
Dr. Calin, 12 yıldır Amerika’da çalışıyor. Asıl alanı gastroentoroloji, yani sindirim sistemi hastalıkları. 10 yıl önce mikro RNA’larla ilgili yaptığı bu önemli keşfi şu cümlelerle özetliyor: Kanserde en önemli konulardan biri mikro RNA’lar. Normal genlerden 140 kere daha küçük olan bu genler, hücrenin yapısını değiştiriyor ve normal bir hücrenin kanser hücrelerine dönüşmesine sebep oluyor. Dr. Carlo Croce benim hocamdı, çok büyük bir genetikçi ve bilim adamıdır. Bana çok zor bir proje verdi. 40 kişinin çalıştığı bir laboratuvardaydım. En zor proje olan kromozom 13’ün silinmesiyle ilgili bir araştırma yapıyordum. Küçük iki mikro RNA buldum. Bunun kanser gelişiminde önemli bir rol oynadığını keşfettim. Ama 2 yıl boyunca hiç kimse bize inanmadı. Hocamla beraber pes etmedik, bu konuda 99 tane yayın yaptık. Makalelerimiz 2 bin kere atıf aldı. Keşfin üzerinden 10 yıl geçti ve şu an mikro RNA ile kanser arasındaki ilişkiyi gösteren 8 bin tane çalışma yayımlandı.
Tanı ve tedavide anahtar
Mikro RNA’ların sadece kansere neden olan genleri tetiklemekle kalmayıp şizofreniden Hepatit C’ye kadar birçok hastalıkta parmağı olduğuna değinen Dr. Calin, bu keşfin önemini şu cümlelerle anlatıyor: Hastalığın çoğalması, hızlanması ve yayılmasına sebep oluyor. En önemlisi de bunlara bakarak tanı koyabilir ve yeni tedavi şekilleri geliştirebiliriz. Mikro RNA’lar biyolojideki temel oyunculardır. 2 bin tane mikro RNA var. Kötü genleri aktive ediyor ve kanseri ortaya çıkarıyor. Herkes genlerde ve proteinlerde bozukluk olduğunu sanıyordu başlarda. Şimdi gördük ki mikro RNA’lar bu genleri bozuyor. Tedavide de dirence sebep oluyor çünkü hastalık durumunda 400 kat artmış oluyor. Kandaki seviyesini ölçebiliyoruz artık. Böylece tedaviye başlamadan önce kandaki mikro RNA düzeyine bakarak, hastanın tedaviye iyi mi kötü mü yanıt vereceğini tahmin edebiliyoruz ve kişiye göre tedavi öngörerek işe başlamış oluyoruz.
NANOTEKNOLOJİ İLE ALT EDECEĞİZ
Peki bu mikro RNA’larla baş etmenin bir yolu yok mu? Prof. Dr. Gabriel Lopez-Berestein, nanoteknolojiyle bunun mümkün olduğunu söylüyor ve ekibiyle birlikte bu konu üzerinde çalıştıklarını vurguluyor: Nanoteknolojiyle mikro RNA’ları hedefleyebiliriz ve bozuk olanları düzeltebiliriz. Eğer hastadaki mikro RNA düzeyi düşükse yerine koyarız, yüksekse sustururuz. Anti mikro RNA’lar ile bunu yapabiliriz. Hepatit C hastalarına nanoteknoloji ile mikro RNA verildi, hastalıkta duraklama sağlandı. Dr. Bülent Özpolat’la birlikte üçümüz şimdilerde yumurtalık kanseri için mikro RNA’ya yönelik bir tedavi üzerinde çalışıyoruz. Pek çok hastalığın tedavisinde mikro RNA’lar anahtar diyebiliriz.
STAR
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM