Aynı çağlarda, eski Çin uygarlığı ve Hint uygarlığı tarafından da aromaterapi yağları ve bitkileri tanrıya olan şükranın bir ifadesi olarak kullanılmaktaydı ve eski Çin kaynaklarında, kokuların beden ve ruh sağlığına olumlu etkileri olduğundan bahsedilmektedir. Aromaterapi eski Mısır uygarlığından sonra eski Yunan uygarlığına geçmiş ve burada tedavi ve güzellik maksadıyla ilk olarak kullanımı ortaya. Roma İmparatorluğu devrinde aromaterapi banyo sonrası masaj teknikleriyle kullanım alanı bulmuştur. Fakat Aromaterapi’nin asıl gelişmesi Ortaçağ’da olmuştur. Araplara Aromaterapi’nin gelişi M.S. 925 yıllarında olmuştur. Tespit edilen tarihlerde aromaterapinin Avrupa’ya gelişi 11. ile 12. yüzyıllar arasına denk gelir. Osmanlı döneminde ve daha önceki dönemlerde Arap ve Acem hekimler imbikten distile edilen gül uçucu yağından oldukça fazla yararlanmıştır. Aromaterapi I. Dünya Savaşı sırasında bombalanan ilaç fabrikalarından sonra bir ihtiyaç olarak doğmuştur. Bilhassa Fransa ve Almanya Aromaterapi’nin başladığı yerler olarak düşünülebilir. Günümüzde kullanıldığı şekliyle modern aromaterapinin babası Fransız asıllı kimyager Doktor René-Maurice Gattefossé’dir. Gattefossé,1928 yılında bu konuda yayımlanan ilk kitapta ‘aromaterapi’ terimini de kullanan ilk kişi olarak literatüre geçti ve o günden beri bu bilim dalı ‘’Aromaterapi’’ diye adlandırılmaktadır.
Bir diğer araştırmacı hekim Dr. Jean Valnet de II. Dünya Savaşı’nda yaralı askerleri tedavi etmek için aromaterapi uygulamıştır. Biyokimyacı Madame Maury ise konuyu kozmetik ve gençleşme tedavilerine kadar yaygınlaştırmıştır.
Aromaterapi (koku tedavisi) bitkilerde bulunan çeşitli uçucu yağlarla, çeşitli yollar ile uygulanabilen; fiziksel, ruhsal, mental sağlık ve güzelliği destekleyen doğal tedavi sistemidir. Aromaterapi, modern fitoterapinin bir alt kolunu oluşturan, destekleyici tedavi yöntemidir.
Uçucu yağlar (aetheroleum, esans) tıbbi olarak kabul edilen belirli bitkilerin yaprak, çiçek, kök veya yumru gibi organlarındaki özel hücre olan salgı tüylerinde veya salgı ceplerinde ve parankimatik hücrelerde biriken terpenik yapıdaki tamamen doğal maddelerdir. Esansiyel yağlar birçok açıdan ilaçlara benzemektedir. Etkileri yüksektir. Ancak ilaçtan farklı olarak yan etki profili düşüktür. Uçucu yağlar diğer vücut yağlarının aksine, deriden çok kolay emilebilen, çok güçlü etkileri olan ve dikkatle kullanılması gereken doğal yağlar olup, yan etkileri azdır. Alkol, aldehit, keton, ester ve terpenleri içerirler. Uçucu yağlar, uygun karışımlar halinde hazırlanıp önerilen dozlarda ve sürelerde kullanılmalıdırlar.
Uçucu yağlar farklı yollarla elde edilebilir. 1.Distilasyon(su distilasyonu, su-buhar distilasyonu, buhar distilasyonu) 2.Tüketme(ekstraksiyon) 3.Mekanik yöntemler(soğuk pres) ile elde edilirler.
Araştırmalar, kokunun fiziksel etkilerinin boyutu konusunda ipuçları veriyor. Japon firması Takasago‘nun yaptığı bir araştırmaya göre, çalışma mekânı limon öz yağı ile kokulandırıldığında bilgisayar operatörlerinin yüzde 54 oranında daha az hata yaptığı görülmüştür. Ayrıca karabiber uçucu yağının sigara içme isteğini engellediği gibi sigarayı bıraktıktan sonra da akciğerlerin temizlediği ve huzursuzluğu azalttığı görülmüştür. Gül uçucu yağı özellikle Osmanlı Dönemi’nde kullanılan bir yağdır. Hafızların Kur’an-ı Kerim ezberi yaparken gülyağı kullandığı bilinmektedir. Koklanan bu yağ sayesinde öğrenme daha kolay bir şekilde oluyordu. Hakeza, lavanta yağının Amerika’da doğum kliniklerinde doğum esnasında koklatıldığı bilinmektedir. Böylece uterusun açılması ve kasılması sağlanarak, doğum kolaylaşmış olur.
Uçucu yağlar bilhassa üriner sistem üzerinde toksik tesir gösterdikleri için oral yoldan (ağızdan) tehlikeli olurlar. Bu nedenle istisnai (lavanta, melisa) bitkiler haricinde Aromaterapi sadece haricen uygulanmalıdır. Aromaterapi’de kullanılan yağlar içerdikleri terpenik bileşiklerden dolayı tahriş edici olduğundan direkt olarak seyreltilmeksizin kullanılmamalıdırlar. Aromaterapi usullerinde, daha çabuk etki görülmesi için dozun arttırılması yanlıştır. Doz arttırıldığı durumda etkinin çabuk görülmesinin aksine tedavi sürecini zorlaştıracaktır. Tıpkı ilaçlar gibi, çok dozda değil yeterli ve doğru dozda kullanılmalıdırlar.
Bebeklerde uçucu yağ kullanımı tercih edilmese de gerektiği durumlarda kullanımına dikkat edilmelidir. Uygulama göğüs kafesi ve ayak tabanına %0.5’lik seyreltilmiş şekillerde yapılmalıdır (lavanta ve Roma papatyası). Aynı şekilde hamilelerde (ilk 3 ay) ve kronik hastalığı olanlarda (kalp, kanser), çok yaşlılarda aromaterapi uygulanmaz.
Uçucu yağlar birçok hastalıklarda kullanılmak üzere genel olarak kullanım amaçları; sedatif (sakinleştirici) etki, spazmolitik, antiviral etki sağlamak içindir. Aromaterapi’de daha iyi sonuç elde etmek için uçucu yağlar genellikle kombine şekilde uygulanır.
Aromaterapi’ de vücuda tatbik edilen uçucu yağlar kişiyi zihinsel ve duygusal olarak olumlu yönde etkilerler. Zihinsel ve duygusal bozukluklardan etkilenen organların hastalanmalarını önlerler. Yorgunlukları giderirler. Aromaterapi’nin birçok uygulama yöntemi olmasına rağmen en sık 1.İnhalasyon (Direkt ve indirekt) 2.Aromatik Banyo 3.Masaj 4.Kompres (Sıcak ve Soğuk) yöntemleri ile uygulanır.
Hakan BAĞRIAÇIK
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM