Charles Darwin 1837 yılında bir defter açıp basit bir ağaç çizdi. Ağacın her bir dalı, bir türü temsil ediyordu. Türlerin birbiriyle alakalı olduğunu, ortak bir atadan geldiğini fark eden Darwin, çalakalem çizdiği resimde bunu anlatmak istemişti. Sayfanın üst köşesine, "Düşünüyorum ki" yazmıştı. Darwin yirmi yıl sonra "Türlerin Kökeni" isimli kitabında, yaşam ağacının detaylı bir tasvirini yaptı. Ve Darwin'den sonra gelen evrim biyologları, kendilerini ağacın parçalarını açıklamaya adadı. Bilim insanları DNA, fosiller ve diğer ipuçları kullanarak farklı organizmalar arasındaki ilişkiyi anlamaya çalıştı ve yaşam ağacının eskizlerini çizdi. Massachuset ts'deki Smi th College'dan evrim biyoloğu Laura A. Katz, "Hayvanlar ve mantarlar ağacın bir tarafında, bitkiler ise ta öbür ucunda" diyor. Katz ve meslektaşları şu anda yeni bir şey üzerinde çalışıyor: Bilinen bütün türleri içeren, yaklaşık iki milyon dalı olan bir yaşam ağacı çiziyorlar. Kısa süre öncesine kadar eksiksiz bir yaşam ağacı çizmek imkânsız görünüyordu. Türlerin arasındaki ilişkiyi çözmek için, bilim insanları tüm ihtimalleri göz önünde bulunduruyor. Fazladan her bir tür için, yeni ağaçlar ortaya çıkıyor. Sadece yirmi beş türü temsil edebilecek ağaç sayısı, gökyüzündeki yıldızların sayısından fazla. Ancak bilim insanları ihtimal dâhilindeki bütün eşleştirmeleri göz önüne almadan türler arasındaki en olası ilişkiyi bulabilen bilgisayar programları geliştirdi. Bu yazılımlar artık tek seferde on binlerce türü analiz edebiliyor. Kuzey Carolina'daki Milli Evrim Sentezi Merkezi'den biyolog Karen Cranston, "Kimse bu sonuçları bir araya getirmeye çalışmadı" diyor. Cranston ve diğer uzmanlar geçen yıl bir yaşam ağacı oluşturmak için bir plan geliştirdi. Open Tree of Life isimli proje, 2013 yılına kadar bir taslak yayınlamayı umuyor. Bilim insanları internet arşivlerinde saklanan on binlerce evrim ağacını bir araya getirerek küçük ağaçları tek parça halinde, büyük bir ağaca dönüştürecek. Bu ağaçlar bilinen tüm türlerin yalnızca küçük bir bölümünü temsil ediyor. Geri kalanlar ise eski Linnae sistemi altında kategorize ediliyor ve sırasıyla cinslere, familyalara ve âlemlere dâhil ediliyor. Ekip bu verileri de kullanacak. Linnae sistemi, türler arasındaki gerçek ilişkinin ancak kabataslak bir tablosunu çizebilir. Ekip daha sonra evrim araştırmacılarının yeni çalışmalarını yükleyebileceği bir internet portalı kuracak. Bu araşt ı rmaların yüklenmesiyle ağaç otomatik olarak revize edilecek ve büyüyecek. Araştırmacılar her yıl 17 bin yeni türle ilgili açıklamalar yayınlıyor. Geçen yıl bir araştırma ekibi, toplam 8.7 milyon adet canlı türü olduğunu tahmininde bulundu. Hayvanlar ve bitkiler ağacın küçük bir bölümünü oluşturacak. Katz, "Yeryüzünde en fazla biyolojik çeşitliliğe sahip canlı türü mikroplar" diyor. Mikroplar aynı zamanda kendine özgü bir zorluk teşkil ediyor. Yaşam ağacının dalları, organizmaların genlerini sonraki nesillere nasıl aktardıklarını gösteriyor. Ancak mikroplar, genlerini birbirlerine de transfer ediyor. Bu transferler, milyarlarca yıldır devam eden evrim sonucunda ayrılmış olan dalları bir araya getirebilir. En önemli sorulardan biri, evrimin farklı nesillerde neden farklı hızlarda gerçekleştiği. Idaho Üniversitesi'nden evrim biyoloğu Luke Harmon, "Ağacı, evrim tarihi boyunca yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmeleri belirlemek için kullanabiliriz" diyor. Ağaç sayesinde iklim değişikliğinin nasıl soyların tükenmesine yol açtığını görmek ve gelecekle ilgili tahminlerde bulunmak da mümkün olabilir. Araştırma ekibinde yer alan Stephen A. Smith, Open Tree of Life projesinin bilim insanlarının en önemli sorunlara cevap bulmasını sağlayacağını umut ediyor. Örneğin ağaç, yeni ilaçların geliştirilmesine ön ayak olabilir. Bakterilerin yol açtığı enfeksiyonları tedavi etmek isteyen bilim insanları, antibiyotik özelliği taşıyan mantarları bulmaya çalışabilir. Bu mantarların akrabalarıyla, daha da etkili ilaçlar geliştirilebilir. Profesör Roderic D. M. Page, Open Tree of Life ekibini "birinci sınıf" olarak adlandırıyor ama ekliyor: "Büyük ağaçları sunmak, şimdiye kadar herhangi bir çözüme ulaşmamış, zor bir sorun. Hâlâ Google Maps'e benzer bir çözüm bekliyoruz" diyor.
CARL ZIMMER / New York Times
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM