Trisiklik antidepresanlar 1950’lerin sonundan 1980’lerin sonuna dek, psikiyatrik rahatsızlıklar için yaygın olarak reçetelenmişlerdir.
1950'lerin sonunda tesadüfen bulunmuştur. İsviçreli bir psikiyatrist imi-piramin adlı ilacın yaklaşık 300 değişik psikiyatrik hasta üzerinde denendiğini ve retarde depresyonu olanlarda işe yaradığını bildirmiştir.
Bu bileşiklerin en temel farklılıkları yan etki profilleridir. Örneğin, bazıları genel olarak yatıştırıcıdır ve bu yüzden huzursuz ve uykusuz olanlarda kullanılır, bunun yanında bazıları daha canlandırıcıdır, o yüzden enerjisi azalmış ve hareketleri yavaşlamış hastalarda yararlıdır. Hepsi, majör depresyon tedavisinde kabaca eşit etkiye sahiptir
Bu ilaçların yüksek dozda alımlarının önemli boyutlarda morbidite ve mortalite nedeni olduğu bilinmektedir. Toksisiteyi artıran faktörler arasında yaş, kardiyak durum ve bunlarla birlikte diğer ilaçların kullanımı sayılabilir.
Trisikliklerin sık görülen yan etkileri arasında ağız kuruluğu, bulanık görme, ortostatik hipotansiyon sayılabilir. Trisiklik tedavisine başlamadan önce herkesin, ama özellikle kalp damar hastalığı olanların, EKG (kalbin elektrik etkinliğinin kaydı) çektirmesi gerekir. Trisiklikler kalp ritmini etkileyebilir. Bu nedenle yüksek dozda alındıklarında oldukça tehlikelidirler.
Lakin trisiklik antidepresanların yerini günümüzde yeni nesil antidepresanlar almıştır. Bu yeni ilaçlar daha az yan etkiye sahip ve de daha düşük dozlarda iyi sonuç verebilen ilaçlardır.
Venlafaksin ve mirtazepin gibi bazı yeni antidepresanlar hem serotonin, hem de norepinefrin geri alımını baskılarlar. Bunlar şiddetli depresyonlarda faydalı olabilirler. Üstelik trisikliklere özgü yan etki profiline de sahip değillerdir.
Ayşe Esra GÜLER
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM