Alexander Flaming Birinci Dünya Savaşı sırasında savaş alanlarında gözlemlediği kadarıyla askerlerin çoğunun enfeksiyonlardan öldüğünü saptamıştır. 1920’den itibaren İngiltere’de çalışmalarında antiseptikleri konu aldı. Çoğu zaman dağınık olan laboratuvarı ona ve tüm insanların hayatını değiştirecek bir buluşa imza attı. Laboratuvardaki bakteri kültürlerine havadan bulaşan küf mantarları bu kültürde çoğalıp bakterilerin üremesini engelleyerek çoğaldığını izlemledi. Sebeplerini araştırdıktan sonra Penicillium chrysogenum küfünün ürettiği penisilin adı verilen madde olduğunu fark etti.
Antibiyotiklerin ana kuralı memeli hücrelerini etkilemeden, bakteri hücrelerini etkisiz hale getirmektir. İnsanda toksititeye sebep olmamak için bakteri hücrelerine spesifik etki mekanizmaları seçilmektedir. Bunlar;
-Hücre duvarı sentezini engelleyerek
-Metabolizmayı İnhibe Edenler
-Protein sentezi inhibitörleri
-Hücre Zarı İnhibitörleri
-Nükleik Asit İşlevi veya Sentezini İnhibe Edenler olarak sınıflandırılır.
Penisilinler bu etki mekanizmaları içinden ‘’Hücre Duvarı Sentezini İnhibe Edenler Grubuna’’ girmektedir.
Penisilinler;
-amoksisilin
-ampisilin
-kloksasilin
-dikloksasilin
-metisilin
-nafsilin
-oksasilin
-penisilin G
-penisilin V
-tikarsilin
-piperasilin olarak sıralanabilir.
Bakterilerde hücre zarının üstünde bakterinin en dışında hücre duvarı adı verilen onu dış etkenlerden koruyan çoğunluğunu peptidoglikan adlı maddeden oluşan çok dayanıklı yapı bulunmaktadır. Bu yapı bakteri üreme ve büyüme eğiliminde iken peptidoglikan ile hücre duvarı sentezlenmeye başlar.
Bu sırada peptidoglikan maddeler arasında kurulan çapraz bağların oluşumunu penisilin engelleyerek hücre duvarın oluşumunu durdurur.
Hücre duvarı olmayan mantarlar, protozoalar, mikobakteriler ve virüsler penisilinden etkilenmezler. Bunun yanında üremeyen ve büyümeyen bakteri hücreleri üzerinde etkileride yoktur.
Penisilinler antibiyotikler içerisinde en az toksik olan bunun yanında bakteriler tarafından direnç gelişimi göstermiştir.
Penisilinlerin Spekturumu hücre duvarında peptidoglikan yapıyı geçerek ‘’Penisilin Bağlayan Proteinler’’e ulaşabilme yeteneğine bağlıdır.
PBP lerin penisiline olan duyarlılığı B-Laktamların (Penisilinlerin) büyüklüğüne, yüküne (total elektrik miktarı), hidrofobikliğine bağlıdır.
Gram + bakterilerde penisilinler Gram – lere oranla hücre duvarını daha kolay geçer. Çünkü gram – lerde lipopolisakkarit içerikli yüksek lipofilik ve aralıksız morfolojik yapıda duvar bulunmaktadır. Bunun yanında Gram – lerde peptidoglikan daha kalındır. B-laktamlar bu sebeple gram + lere daha çok etki etmektedirler.
Penisilin yapı olarak B-laktam halkası içerdiği için B-Laktamlar denmektedir. İlacın aktif bölgesi bu halkadır ve tüm penisilinlerde bulunmaktadır. Penisilinlerdeki farklar ise R olarak sembolize edilen Radikal zincirdir. Bu zincirdeki değişimler antibiyotiğin dirençli olmasına, aside dayanıklılığına, etki spektrumunu değiştirmektedir.
Geniş Spektrumlu Antibiyotiklerden olan Ampisilin ve Amoksisilin Gram + ler yanında Gram - lere de etki ederek geniş spektrumlu olmaktadır. Bu antibiotikler, solunum yolları enfeksiyonlarında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Antibiyotiklere karşı oluşan en büyük direnç yapısının bakteri tarafından tahrip edilmesidir. B-Laktam antibiyotiklerine karşı bakteriler B-Laktamaz salgılayarak B-Laktam halkasında bulunan Amid bağını kopararak etki etmektedir. Özellikle geniş spektrumlu antibiyotiklerde görülen bu direnç gelişimine karşı antibiyotikler B-Laktamaz İnhibitör ile beraber kombine edilerek gelişen direncin önlenmesi hedeflenmiştir. Klavulanik asit ve sulbaktam bu inhibitörlerdendir.
Penisilinler ile Aminoglikozitler sinerjist etki göstermektedirler. Hücre duvarı yapısını zayıflatan penisilin hücre içinde metabolizma reaksiyonlarına etki eden aminoglikozitlerin hücre içine girmesini kolaylaştırmakta ve birlikte bakterisidal etkileri daha da artmaktadır. Bunun yanında paranteral kullanımlarında aminoglikozitler ile penisilinler aynı enjektöre konulmamalıdırlar. + yüklü aminoglikozitler ile – yüklü penisilinler birleşerek inaktif yapılar oluştururlar.
Çoğu penisilin oral yolla iyi emilmemektedir. Sistemik etkinin yüzde oranı arttırmak için iv yada im olarak uygulanmalıdır. Acil durumlar dışında oral yolla kullanmak tercih edilmelidir. Oral yoldan alınan antibiyotikler aç karna alınmalıdır. Tok karnına alınması halinde mide boşalması geç gerçekleşmekte antibiyotik bundan dolayı mide asidine daha çok maruz kaldığından dolayı yapısı bozulmaktadır.
Penisilinler böbrekten tübüler sekresyon ve glomerüler filtrasyon ile atılmaktadır. Böbrek yetmezliklerinde doz ayarlanmalıdır. Çünkü normal şartlar altında ½-1 saat süren yarılanma ömrü böbrek hastalığı olanlarda 10 saate varan yarılanma ömrü görülür.
Yan etkilerde nefrit, nörotoksisite, hemotolojik toksisite, katyon toksisitesi görülmektedir.
Muhammed Harun BAYRAM
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM