Tedavinin, bağımlı olduktan sonra irade gücü ve ilaçlar yardımı ile tekrar kişilerin eski haline dönebileceği şeklinde ifade edilmesi hatalı ve yeni bağımlılar oluşmasını teşvik edici yöndedir. Tedaviden anlaşılan özel merkezlerde gerçekleştirilebilen ve deneyimli bir uzman kadrosu gerektiren çok yönlü bir çaba olmalıdır. Bu çalışmalar sonucu tedavi edilen ve tekrar topluma dönen olgularda nüks oranı da oldukça yüksektir.
Tedavide yapılan esas olarak hastanın toplumdan izole edilmesi, detoksifikasyon döneminin yapılması ve rehabilitasyondur. Rehabilitasyon dönemi madde kullanımına neden teşkil edebilecek psikolojik ve sosyal problemlerin çözülebilmesine yönelik bir dönemdir. Detoksifikasyon döneminde kullanılan ilaçlar arasında opioid bağımlılarında metadon ve buprenorfin en çok tercih edilen ilaçlardır. Buprenorfin metadona göre detoksifikasyonda daha etkili olmakla beraber metadon kadar tercih edilmemektedir. Bu ilaçlar morfin ve heroin gibi maddelerle çapraz bağımlılık gösterirler ancak daha uzun sürelidirler ve daha düşük şiddette bağımlılık oluştururlar. Opioid bağımlılarında naltrekson gibi opioid antagonistleri de bu dönemde opioid özlemini gidermek için kullanılabilir. Ancak naltreksonun yoksunluk sendromunu hafifletici veya önleyici yardımcı ilaçlar ile verilmesi gereklidir. Tek başına verildiğinde yoksunluk sendromunu daha da şiddetlendirebilir. Buprenorfin ve naloksonun sabit kombinasyon preparatı da sublingual tablet olarak alınarak opioid bağımlılığı tedavisinde kullanılır.
Alkol bağımlılarında yine aralarındaki çapraz bağımlılıktan yararlanılarak benzodiazepinlerle detaoksifikasyonn yapılabilir. İlaçların dozları gelişen fiziksel bağımlılığın derecesine göre ayarlanmalıdır. Alkol bağımlılarında disulfiram gibi alkolün metabolizmasını inhibe ederek kişi alkol aldığında asetaldehitin tiksindirici ve istenmeyen etkilerinin tetiklenmesi, hekim kontrolü dışında kullanılması tehlikeli olabilecek bir yöntemdir. Haloperidol, fenazepam ve lityum hidroksibutirat üçlü kombinasyonunun deney hayvanlarında alkol tercihi ve tüketimini büyük ölçüde azaltmasından hareketle bazı ülkelerde bu tip üçlü kombinasyonun tedavideki etkinliği araştırılmaktadır.
Madde bağımlılığı tedavisinde izlenebilecek stratejilerden biri de fiziksel bağımlılık gelişen vakalarda semptomatik tedavi ile yoksunluk sendromu belirtilerini ortadan kaldırmak veya yoksunluk sendromunun şiddetini azaltmaktır. Klonidin gibi alfa-2 adrenerjik reseptör agonistleri, anksiyolitikler ve bazı antikonvülsanlar bu amaçla kullanılmaktadır. Serotonerjik sistem üzerine etkili bazı antidepresanların da gerek deney hayvanlarında gerekse insanlarda alkol yoksunluğunun özellikle anksiyete ve benzeri belirtilerini hafiflettiğine işaret eden makaleler yayınlanmıştır.
Kaynak:
Tıbbi Farmakoloji/ Prof. Dr. S. Oğuz KAYAALP
Ayşe Esra GÜLER
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM