Hastalıklar kuşkusuz büyük sorunlara yol açar ama insandan kaynaklanan hatalar da bir o kadar sorun yaratabilir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün saptamalarına göre, hastaların yaklaşık yarısı doğru ilaç almıyor.
İlaçların % 50'sinden fazlasının da ya reçetesi doğru değil, ya da uygun olmayan şekilde satılmakta.
Bu, hastalar için ürkütücü sonuçlara yol açabildiği gibi, bu durumun sağlık hizmeti sunanlara maliyeti, her yıl milyonları bulabilir.
Söz konusu hatalardan kaçınılmasını sağlayacak teknoloji önemli bir kâr kapısı olabilir.
Micromedex gibi ilaç bilgilendirme uygulamaları var olmasına var; ama birçok yeni şirket karşılıklı etkileşim düzeyi daha yüksek yolların arayışı içinde.
Kaliforniya merkezli Proteus Digital Health şirketinin yönetim kurulu başkanı Andrew Thomson, "İnsan robot değildir; ilaç almak gibi çok yüksek düzeyde tekrar gerektiren faaliyetler, insanlara gerçekten zor gelir." diyor ve ekliyor:
"Bizim sağlık sistemimizin en büyük yükü kronik hastalıklar ve her gün ilaç alması gereken insanlar. Bu ilaçlar gerektiği gibi alınmalı. Ancak çoğu insanın bunu pek de iyi yapamadığının farkındayız."
Peki, yaşlı ve unutkan hastaların ilaçlarını düzenli olarak aldığından nasıl emin olunabilir?
Proteus şirketine göre, bu, alınan ilacın, mideye indiğinde size bir mesaj ya da tweet göndermesini sağlayarak yapılabilir.
Proteus, adını, 1966'nın kült filmi Fantastik Yolculuk'daki, insan bedeni içinde seyahat eden mikroskobik gemiden alıyor.
Ama getirdikleri öneri bilim kurgu değil...
İşin sırrı bir hapın içine, sindirilebilir sensör yerleştirmekte yatıyor. Tıpkı bir patates pili gibi çalışıyor bu.
Andrew Thomson "Eğer bir patatese birer parça bakır ve magnezyum yerleştirip bir elektrik devresi yaratırsanız, bir ampulu yakabilirsiniz" diyor ve ekliyor:
"Biz de, bakır ve magnezyumu bir milimetre kareden daha küçük bir kum tanesinin üzerine yerleştirdik. Bunu bir ilaç ile birleştirdiğizde, bunu yutan insan, patates durumuna geçiyor."
İyonik sıvıyı, mide asidi oluşturuyor. Bundan da sensörü çalıştıracak düzeyde voltaj elde ediliyor.
Sensör, hastanın vücudunda taşıdığı, yara bandı benzeri, küçük bantla iletişime giriyor.
Sensör, hayati bulguları, hareketleri ve uykuyu da izliyor.
Bant da tüm bu verileri bir bulut uygulamasına gönderiyor ve bu bilgilere akıllı telefon, tablet veya bilgisayardan erişilebiliyor.
Böylece ilaçların yutulduğu bilgisi, hastanın ailesine, bakıcılarına ya da sağlık çalışanlarına gönderilebiliyor.
İlaç alımında zamanlamanın çok önemli olduğu veya birkaç doz eksik ilaç alındığında tedavinin etkisiz hale geldiği durumlarda özellikle önemli bu.
Thomson "Bizim dijital haplardan biri yutulduğu zaman 'Merhaba ben buradayım' diyecek; 'Ben Novartis, Diovan, 1,2 miligramlık, 2 numaralı hapım' mesajını gönderecek." diyor.
Uygulama ayrıca, ilacın gereken dozda verilip verilmediğini, işe yarayıp yaramadığını da izleyebiecek.
Yeni teknoloji İngiltere'deki bir eczane zincirinde denenmeye başlandı.
Hastalara sensör içeren bir ek hap ile, etiketlenmiş bir doz tepsisi veriliyor.
Her doz ilacın alındığı zaman kaydediliyor ve vücuda yapıştırılan bant, hastanın sağlık durumunu ve hareketlerini izliyor.
Andrew Thomson, "İnsanların gerektiği şekilde ilaç kullanımı, sağlık hizmetlerinde yüz milyonlarca sterlinlik tasarruf sağlayabilir." diyor.
İlaçlarla tedaviye başlamadan önce, ayrıntılı tıbbi öykü sunulması gerekiyor. Geçmişte görülşen tedavi ve alınmış diğer ilaçlar da bunun bir parçası.
Ama bütün bu ayrıntıları hatırlamak çok zor olabiliyor. Özellikle hasta ve yaşlılar bir çok şeyi unutabiliyor.
Dahası sağlık çalışanları da hata yapabiliyor.
Dr. Patrick Hymel, "Amerika'da, elektronik reçetelerin yaklaşık % 7'sinde hata yapılıyor. Doktorların yazdığı reçetelerdeyse hata oranı % 37. İlaçların hastaya verilmesi esnasındaki hatalar da, % 2-3 oranında. Yanlış hapı almakta olduğunu kimse farkedemez çünkü şişe doğru ilaç adıyla etiketlenmiş olabilir."diyor.
Sorun o kadar büyük ki, bu hataların Amerikan sağlık sistemine maliyetinin yılda 200 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Bu da ülkenin toplam yıllık sağlık harcamalarının % 8'i.
MedSnap ID uygulaması, yaklaşık 3.500 farklı ilacı doğru tanımlamak için bilgisayar görüntülemesini esas alıyor.
Bir doktor veya eczacı, hastanın aldığı tüm farklı hapların fotoğraflarını çekiyor ve daha sonra bilgisayar uygulaması söz konusu hapları 'denetliyor'.
Ayrıca hapların olası zararlı etkileşimlere karşı da uyarıda bulunuyor.
Dr. Hymel, "Genellikle hastanın farklı sorunlarıyla ilgilenen farklı doktorlar birbirleriyle iletişim içinde değildir. Bu yüzden ilaçlar karışabilir ve zararlı etkileşimler oluşabilir. Kimse geçmişteki veya süren tedavilere ilişkin bilgi vermezse, doğruyu bulan olmaz." diyor.
Dr. Hymel, "Biz hapları bir milimetrenin onda birine kadar ölçüyoruz. Renklern 240.000 tonunu yorumlayabiliyoruz ve ilaçların izlerini özel bir teknolojiyle inceliyoruz." diyor.
Her hap, akademik tıp merkezleri, hastane ve eczane dağıtımcılarının merkezlerinden en az 60 görüntünün toplanmasını gerektiriyor.
Alanda da daha fazla görüntü alındıkça, bilgisayar uygulaması bunları da kayda geçiriyor.
Kayıtlar eczacılık öğrencileri ve eczacılardan oluşan bir ekip tarafından inceleniyor.
Doğruluk hayati önem taşıyor. Şirket doğru teşhis oranının % 99'dan yüksek olduğunu savunuyor.
Uygulamanın hastalara yönelik bir versiyonu olan MedSnap PT 2014 yılı başlarında piyasaya sürülecek.
Dr. Hymel, "İlaçlar birer mucize. İlaçlar sayesinde daha uzun bir ömür sürebiliyoruz." diyor ve "İlaçlar sayesinde, kronik sağlık sorunları olan pek çok kişi başkalarına ya da tıbbi gereçlere bağımlı olmaksızın yaşayabilir. Ama madalyonun bir diğer yüzü de ilaçların zarar getirmesi olasılığı." diye ekliyor.
BBC TÜRKÇE
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM