American Journal of Public Health Dergisi'nde yayımlanan araştırma, obezlerin yüzde 53'ünün verdikleri kiloyu bir yılda geri aldığını ortaya koydu. Obezite ile ilgili açıklama yapan Metabolik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Alper Çelik, obezitenin tedavi edilmemesi halinde, tip 2 diyabet, kolesterol ve yağ metabolizması bozuklukları, hipertansiyon, gut, karaciğer yağlanması, uyku apnesi ve kemik-eklem rahatsızlıkları gibi hastalıklara neden olduğunu söyledi.
Dergide yayımlanan araştırmaya göre, kilo veren obezlerin yüzde 53'ü bir yılda önceki durumlarına dönerken, yüzde 78'i de verdikleri kiloyu beş yılda geri alıyor.
Obezlerin çoğunun uygun tedavi, eğitim ve bilinçlendirmeyle ilk birkaç ayda kilo verdiğini belirten Çelik, ancak çoğunun bu kiloları aynı süre zarfında geri aldığını ifade etti.
Çelik, "Bunun en önemli nedeni hastalar, diyetle kilo verme süreci boyunca kendi hormonlarıyla mücadele verirler. Azalan kalori alımının tetiklediği çok sayıda mekanizma, hayatta kalma içgüdülerinin de etkisiyle harekete geçerek, kalori girdisini artırmaktadır. Bu biyolojik adaptasyon mekanizmaları, çoğu zaman bireyin ulaştığı vücut profilini korumak üzere kalori alımı ve yağ depolanmasını artırmaya yönelik hareket etmektedirler" diye konuştu.
Bu alanda cerrahi uygulamaların da yapıldığını anımsatan Çelik, "Obezite cerrahisinin komplikasyon oranı diğer pek çok ameliyat yöntemine göre daha düşük, tabii iyi eğitilmiş, doğru ellerde yapılırsa" değerlendirmesinde bulundu.
"Aşırı şişmanlık, yağların alınmasıyla düzelmez"
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Onur Erol ise obezitenin, karın ve bacaklardan yağ alınarak giderilemeyeceğini vurguladı.
Çok sayıda zayıflama programları ve diyet formülleri olmasına karşın yalnız gıda kontrolüyle etkili ve uzun ömürlü kilo kontrolü sağlayabilme oranının düşük olduğunu bildiren Erol, "Plastik cerrahi açısından aşırı şişmanlık, yağların alınmasıyla düzelmez. Çünkü zararlı olan yalnız vücudun dış kısımlarındaki görünen yağların fazlalığı değildir. İç organlarımızı saran yağların fazlalığı da zararlıdır ve hayati riskler yaratabilir" dedi.
Erol, plastik cerrahi uygulamalarıyla basen, bel, göbek ve çevresindeki bölgesel yağ fazlalıklarının alınabileceğini dile getirdi.
"Önemli olan kilo vermek değil, kilonun korunmasıdır"
Beslenme Uzmanı Özge Bezirci de obezite ve şişmanlık tanısının vücut yağ yüzdesine göre belirlendiğini, Dünya Sağlık Örgütüne göre yağ yüzdesi 20-25 aralığının normal, yüzde 25-30'un şişman, yüzde 30 ve üzerinin ise obezite olarak tanımlandığını söyledi.
Obezitede genetik faktörün yüzde 30 etkisi bulunduğunu kaydeden Bezirci, obezitenin gelişiminden, birinci sırada beslenme alışkanlıklarının sorumlu olduğunu ifade etti. Bezirci, "Kişinin 0-3 yaş aralığındaki ilk beslenme eğitiminden egzersiz alışkanlıklarına, uyku düzeninden stres durumu ve su tüketimine kadar birçok faktör, obezite konusunda farklı etkenler oluşturur" bilgisini verdi.
Obezlerin, verilen kiloları çabuk geri alabildiğine dikkati çeken Bezirci, bu kişilerin genellikle düşük kalorili ve kalıcı olmayan diyet yaptığını anlattı.
Rutin diyet ve aynı egzersiz programının belli bir zaman sonra kilo vermeyi yavaşlattığına işaret eden Bezirci, "Kişinin beslenme alışkanlığı değişmediği sürece, kilo vermiş olması hiçbir şeyi değiştirmez. Önemli olan kilo vermek değil, en az bir yıl süreyle verilen kilonun korunmasıdır" diye konuştu.
Kilo verdikten sonra koruma programının çok önemli olduğuna dikkati çeken Bezirci, şunları kaydetti: "Rutin bir koruma döneminde kişi, haftanın 2 günü dilediği gibi beslenirken, kalan 5 günü yine diyet gibi beslenmelidir, bu bir yöntemdir. İkinci yöntemse 'gün içinde dengeleme' denilen yöntemdir. Öğle yemeği kalorili ve karbonhidrat ağırlıklıysa akşam öğünü hafif ve karbonhidrat yönünden fakir olmalıdır. Diyette iki haftada bir mutlaka beslenme düzeni ve miktarları ile besin çeşitliliği değişmelidir. Vücudun hem spor hem de diyet yönünden daima şaşırtılması lazım."
"Egzersiz ve sağlıklı beslenme, yaşam biçimi haline getirilmeli"
Fitness Uzmanı Bünyamin Aysoy da her gün aynı egzersizin yapılması durumunda vücudun buna alıştığını ve kilo vermenin zorlaştığını dile getirdi.
Vücudun her türlü şarta uyum sağlamak üzere tasarlandığını bildiren Aysoy, "Vücut bir süre sonra sizin aynı saatlerde, aynı şekilde yaptığınız egzersize adapte olur. Ancak 'Fayda görmek için daha fazla egzersiz yapmak' ifadesi doğru değildir. Çalışma saatinizi, egzersizlerinizi değiştirmek size fayda sağlayacaktır" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Egzersiz yaşamın bir parçası haline getirilmediğinde verilen kilonun da kalıcı olmayacağını aktaran Aysoy, "Hayatınızın sadece belli bir dönemine kilo verme hedefi koyarsanız belki başarılı olabilirsiniz ama bu kalıcı olmayacaktır. Egzersiz ve sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmelisiniz" dedi.
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM