İlk defa 12. yüzyılın sonlarında tarif edilmiştir. Bundan sonra her asırda birkaç salgın bütün dünyayı kaplayarak milyonlarca insanı öldürmüştür.
Gribe yol açan virüslere influenza virüsleri adı verilir ve A, B, C diye bilinen üç ayrı tipi vardır. Bu virüsler dış fiziki etkilere karşı oldukça dayanıksızdır. Güneş ışınları ile kısa sürede ölürler. Eter, formaldehit, fenol gibi kimyevi maddelere karşı tahammülsüzdür.
İnfluenza virüsünün, solunum sisteminin epitelyum hücrelerine özel bir alakası olduğundan, vücuda solunum yollarından girer. Gribin geçişi insanlar arasındaki temasla ilgilidir. Öksürük ya da aksırma yoluyla havaya damlacıklar halinde milyonlarca virüs saçılır. Bunlar havaya tozlara karışır. Tozların solunması ile vücuda girmiş olur. Solunum sistemi hücrelerine giren virüsler sürekli çoğalırlar. Daha sonra virüslerin içinde ürediği epitelyum hücreleri patlayarak virüsler kana karışırlar. Kana karışan virüslerin zehirleri ile genel hastalık belirtileri ortaya çıkar.
Korunma için grip aşısı yapılmalıdır. Belli virüs tipine karşı yapılan aşı, diğerlerinin yaptığı gripte faydasız olduğu için, aşının birçok virüs tipine karşı yapılması gerekir. Polivalan (birçok virüs tipine karşı yapılmış) grip aşısı, deri altına 1 cc yapıldıktan sonra on gün geçinceye kadar kanda antikorlar meydana gelir. İki ay sonra aşı tekrarlanmalıdır. Aşının koruma süresi bir senedir. Yaygın kullanılmamakla beraber gribin canlı aşıları da yapılmıştır. Hafif hastalık belirtileri meydana gelmesine karşın, bu aşının koruyucu etkisinin daha üstün olduğu söylenmektedir.
Ayşe Esra GÜLER
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM