İnsan ve diğer pek çok canlı türü için demir esansiyel bir elementtir. Kanın en önemli fonksiyonel komponentini oluşturur; dokuya oksijen taşınması ve böylece dokudaki oksidasyon olaylarının sürdürülmesi için gereklidir. Vücutta ve besinler içinde büyük kısmı organik maddelerle birleşmiş durumda bulunur.
Besin maddeleri arasında en fazla demir içerenler karaciğer, böbrek, kalp ve dalak gibi iç organları ve yumurta sarısıdır. Bitkisel besinlerden kuru baklagil tohumları ve buğday jermi de fazla demir içerirler. Sayılan besinlerin 100 gr’ında bulunan demir miktarı günlük 5 mg’ın üstündedir. Daha az oranda olmak üzere tavuk, balık ve diğer deniz ürünleri dahil bütün et ürünlerinde, kabuğundan veya kepeğinden ayrılmamış buğday tanesi ve ondan yapılan unda, yulafta, yeşil sebzelerde, incir, ceviz ve fındıkta da bulunur. Buna karşılık sütte, sütten yapılan ürünlerde ve yeşil olmayan sebzelerin çoğunda demir içeriği düşüktür.
Günlük demir ihtiyacı normal kişilerde diyete, yaşa, cinsiyete ve diğer bazı faktörlere göre değişir. Erişkin erkekler ve ileri yaşlarda kadınlar demir gereksinimi en düşük grubu oluşturur. Gebelik durumunda ise demir ihtiyacı oldukça artmış durumdadır. Laktasyonda ise düşünüldüğü gibi bir demir kaybı yoktur. Bebeklerde ise büyüme hızına endeksli olarak demir gereksinimi oldukça fazladır. Çocuklarda ise demir ihtiyacı ortalama olarak erişkinlere eşittir.
Karbonhidrattan zengin diyet, az demir içermesi ve absorpsiyonu düşürmesi nedeniyle ilave demir alınımını gerektirir. Bu nedenle bazı ülkelerde una kg başına 29-36 mg demir katmak suretiyle demirden zenginleştirilmiş un kullanılır. Süt ve süt ürünleriyle beslenenlerin de günlük demir alımı düşük kalır; bebeklere hem hızlı büyümeleri nedeniyle ve hem de günlük diyet içinde sütün ağırlığı nedeniyle ilave demir verilmesine gerek vardır. Proteinden zengin diyet, özellikle etten zenginse, etin gerek görece fazla demiri içermesi ve gerekse demiri, biyotararlanımı yaklaşık beş kez daha yüksek olan hem-demiri şeklinde içermesi nedeniyle yeterli demir alınmasını sağlar.
Demir eksikliği anemilerinin tedavisinde kullanılan demir preparatları genellikle ağız yolundan kullanılırlar. Draje, tablet, eliksir veya şurup halinde üretilirler. Parenteral kullanmaya özgü demir bileşikleri de yapılmıştır.
Ağız yolundan kullanılan demir genellikle ferro demir halindedir. Suda fazla çözünen ferrik amonyum sitrat ve ferri hidroksid polimatoz hariç diğer ferrik demir tuzları ağızdan anemi tedavisinde kullanılmazlar. Çünkü suda çözünürlükleri ve absorpsiyon dereceleri daha düşüktür. Sindirim kanalında genellikle kuvvetli astrenjan ve tahriş edici etkileri vardır.
Demir tuzları ağızdan günde 3 kez ve tercihen yemeklerden sonra alınırlar. Daha sık verilmeleri halinde mukoza bloğu nedeniyle biyoyararlanımları azalır. Aç karna verilmeleri biyoyararlanımı arttırır fakat bu durumda tahriş edici etkileri de artar. Çay, demir tuzlarının absorpsiyonunu azaltır; çay içindeki taninin demirle kompleks yapmasına bağlı olduğu sanılan bu durum nedeniyle demir preparatları çayla alınmamalıdır. C vitamini demirin absorpsiyonunu arttırır. Günlük doz elementel demir üzerinden yetişkinlerde ortalama 200mg’dır, çocuklarda 6 mg/kg’dır.
Demir eksikliğinde oral preparatların aksine parenteral demir preparatları rutin olarak kullanılmazlar. Kan tablosunda yaptıkları düzelme, ağız yolundan yeterli dozda demir verildiğinde olana göre belirgin derecede daha çabuk değildir.
Ağız yolundan demir tedavisi uygulandığında en sık görülen yan tesirler bulantı, epigastrik ağrı ve özellikle diyaredir. Ayrıca feçesin siyaha boyanması da görülen durumlardandır.
Kaynaklar:
Reçete 2012- Doç. Dr. Oktay Sarı
Katzung&Trevor Farmakoloji
Tıbbi Farmakoloji- Prof. Dr. Oğuz Kayaalp
Ayşe Esra GÜLER
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM