Bunlar böbrek tübüllerinde Na+ atılımını reabsorbsiyonu nu azaltırlar. Böylece Na+ iyonu atılırken beraberinde suyuda tutarak atar. Eğer vücutta Na+ ve su tutulması artarsa ekstraselüler sıvıda artma ve ödem olur. Bu şekilde vücutta su toplanmasıyla başlayan bazı hastalıklar Kalp-damar hastalıkları, böbrek ve karaciğer hastalıkları görülmektedir. Yine bu sebeple vücutta biriken fazla suyun atılımı -sebep olduğu diğer hastalıklar- için kullanılan ilaçlara diüretik ilaçlar diyoruz.
Diüretik etkileri nefronlar üzerinedir. Bir böbrek sayısı 1 milyon kadar olan nefron vardır. Her nefron 4 kısımdan oluşur;
1-glomerul 2-Proksimal tubul 3-henle kıvrımı 4-Distal tubul
Diüertikler, nefronun bu dört bölümünden hangisine daha çok etki ederek su atılımını artırıyorsa o etkiye Primer etki denir. Aynı zamanda diğer üç bölüme daha az etki gösterdiğine de sekonder etki denir.
Genellikle bu grup ilaçların çoğu Na+ iyonunun ve bazılar hem Na+ hemde Cl- iyonunun reabsobrsiyonunu azaltırlar. Bu etkilere Natriüretik etki denir. İkinci olarak suyun reabsorbsiyonunu da azaltarak diürez yaparlar.
Ultrafiltratın osmatik basıncının büyük bir kısmından sorumlu olan Na+ ve Cl- iyonlarının reabsorbisyonlarındaki azalma, bu iyonların peşinden pasif olarak suyunda reabsorbsiyonunda azalmasına neden olur ve böylece idrar hacmi artar.
Diüretikler sadece idrar hacminin artması için değil fakat esas olarak Na+ iyonunun atılmasına bağlı olarak suyun atılmasını sağlanır. Bu şekilde vucuttaki ekstraselüler sıvının artmasına bağlı olan hastalıkları tedavide kullanılır.
Primer etki yerlerine göre diüretikler şöyle sınıflandırılabilir:
A-Primer etkileri Proksimal tübül üzerine olanlar:
I-Karbonik Anhidraz Enzimi İnhibitörleri
Asetazolamid
II-Ksantin türevleri
Teofilin
III-Osmatik diüretikler
1-Glukoz
2-Üre
3-Mannitol
4-NH4Cl
B-Primer Etkileri Henle Kıvrımı Üzerine Olanlar;
Civalı Diüretikler (artık kullanılmıyor)
Furosemid
C-Primer Etkileri Distal Tübül Üzerine Olanlar;
I-Potasyum kaybı yapanlar (bu tubun proksimal kısmını etkıler)
II-Potasyum tutanlar;
=KARBONİK ANHİDRAZ İNHİBİTÖRLERİ=
Karbonik anhidraz inhibitörleri olan diüretiklerin bulunuşu sülfonamidlerin kullanımı sırasındaki gözlemlere dayanarak olmuştur. Sülfonamidin vücutta metabolik asidoza ve idrarın kallevilendirilmesine sebep olduğu görülmüş ve -SO2NH2 grubu serbest olan bütün sülfonamidlerde aynı etki saptanmıştır.
Karbonik Anhidraz enzimi Böbreklerde (en fazla), eritrositlerde, mide mukozasında, beyinde ve gözde bulunur. Bu enzim CO2 in su ile birleşmesini kataliz eder.
CO2+H2O <==K.Anhidraz==> H2CO3 <=> H + HCO3
Oluşan karbonik asit (H2CO3) sebatlı olmadığından iyonize olur. Oluşan H+ iyonu Na+ iyonu ile yer değiştirerek Na+ reaabsorbe edilir. Su ve Cl- iyonu da pasif olarak Na+ iyonu ile taşınarak reabsorbe edilir.
Eğer karbonik anhidraz enzimi inhibe edilirse, Denklem yürümez ve H2CO3 oluşmaz. Bu reaksiyona takiben H+ iyonları da oluşmayacağı için Na+ iyonları H+ iyonları ile yer değiştirmez ve su atılımı dolaylı olarak sağlanır. Bunu yapan ilaçlara Karbonik Anhidraz inhibitörleri denir.
Distal tübülde de Na+ ile değişecek H+ azalınca Yerine K+ değişimi artar ve vücutta bu değişimden kaynaklanan K eksikliği ortaya çıkar.
Vücutta HCO3- kaybı artar (CO2 ve H2O dönüşümü azaldığı için) Bu ajanlar Na+, su , K+ ve HCO3- atılımını artırdığı için vücutta asidoza sebep olur idrar alkalilenir.
Göz içi glokomda ve idrar alkalilendirilmesinde kullanılır.
ASETAZOLAMİD:
Kullanılışı: Asetazolamid, oral ve parenteral olarak kullanılan bir Karbonik Anhidraz inhibitörüdür. Oral yoldan verildiğinde gastrointestinal sistemden hızla absorbe olur. Ancak diüretik etkisini hızla yitirmesin ve diğer diüretik ilaçlara göre etkisinin daha az olması bugün yerini tiyazid grubu diüretikler ile kıvrım diüretiklere bırakmışsada;
1)Kallavi diüraz oluşturulmasında asidik ilaçların ve matabolitlerin atılmasında yardımcı olarak. (antineoplastik ilaçlarla tedavi edilen kanserli hastalarda aşırı miktarda itrah edilen ürik asidin idrar yolunda çökmesini önler)
2)Glokom tedavisinde
3)Epilepsi tedavisinde yardımcı ilaç olarak
FUROSEMİD:
Kullanılışı: Primer etkisi henle kıvrımı üzerine olan bir diüretik (antihipertansif) ilaçtır. Oral ve intravenöz yoldan uygulanır. Oral yoldan verildiğinde absorbsiyonu düzensizdir. Yiyecekler ile beraber alınması absorbsiyonunu geciktirmesine rağmen, diüretik cevabı etkilemezler. Ödem vakaları ve akut böbrek yetmezliğinde, akciğer ödeminde kullanılır. Özellikle kalp yetmezliğine bağlı ödemin kontrol edilmesinde, diğer diüretiklerin cevap vermediği veya şiddetli renal bozukluğu olan hastalarda özellikle yararlı olabilir.
BENZOTİYADİAZİN (TİYAZİD) GRUBU DİÜRETİK İLAÇLAR
HİDROKLOROTİYAZİD:
Paraformaldehid: Formaldehid çözeltisi kuruluğa kadar uçurulduğunda oluşan beyaz çökelti paraformaldehid olarak bilinir. (CH2O)nH2O polimerlerin bir karışımı olarak bilinir. Isıtıldığı zaman formaldehide döner. Sulu çözeltilerde formaldehid daima su içerir ve stabil değildir. Metilen glikol halindedir.
Kullanılışı: Tiyazid grubu diüretikler, primer etkisi distal tübül üzerine olan potasyum kaybı yapan diüretiklerdir. Hidroklorotiyazid, ödem ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan etkin bir diüretiktir. (böbreklerde Na+ Cl- reabsorbsiyonunu inhibe ederek karbonik anhidraz enzimi aktivitesini azaltarak diüretik etki gösterir). Tiyazid grubu Diüretikler hipertansiyonun başlangıç tedavisinde tek başlarına veya diğer ilaçlarla kombine halde kullanılır. Kıvrım diüretiklerinden farklı olarak böbrek yetmezliği olan hastalarda etkinlikleri azalır. Hidroklorotiyazid in gastrointestinal kanaldan absorbsiyonu verildiği farmasötik şekle ve verilen doza bağlı olarak değişkenlik gösterir. Sistamatik biyoyararlanımı %50-60 civarındadır. Metabolize olmaz ve esas olarak idrarla değişmeden atılır.
=BENZOTİYAZİN TÜREVLERİNDE YAPI-ETKİ İLİŞKİSİ=
1-7 konumunda sülfamoil grubu mutlaka olmalı ve herhangi bir sübstitüent taşımamalıdır.
2- 6 konumunda Cl,Br,CF3,NO2 gibi gruplar aktiviteyi arttırırken metil veya metoksi gibi gruplar aktiviteyi belirgin olarak azaltır.
3- 3 konumunda lipofilik bir sübsitüentin bulunması (ör. siklotiyazid) yada 2-konumunda metil grubunun bulunması (ör. metiklotiyazid) gücü arttırır, aktiviteyi uzatır.
4- 3-konumunda haloalkil, aralkil veya tiyoeter grublarının bulunması molekülün lipid çözünürlüğünü arttırarak diüretik etkinin uzamasını sağlar.
5- 1-konumunda sülfonil grubunun izosteri olan C=O ile yerdeğiştirmesi aktivite devam ederi ayrıca etki uzar.
KİNETAZON:
Benzotiyadiazinlerin 1 konumundaki SO2 grubu yerine izosteri olan C=O grubu getirilerek oluşturulmuş tiyazid dışı, tiyazidler gibi primer etkisi distal tubul üzerine olan potasyum kaybı yapan zayıf etkili diüretik ilaçtır, etki süresi uzamıştır.
KLORTALİDON:
Kullanılışı: Primer etkisi distal tübül üzerine olan potasyum kaybı yapan hipertansiyon ve ödemin kontrol altına alınmasında kullanılan tiazid benzeri bir diüretiktir. Tiazidlerle karıştırıldığında etki süresi uzun olan ilaçtır. Ancak terapötik dozlarda diüretik etkisi diğer tiazidlere eşittir. Kıvrım diüretiklerden farklı olarak etkinliği böbrek yetmezliği olan hastalarda azalır.
İNDAPAMİD
Oral olarak kullanılan tiazidlere benzeyen sülfonamid tip bir diüretik olmakla birlikte indolinler olarak adlandırılan yeni bir sınıf antihipertansif-diüertik ilaçların ilkidir. Kimyasal yapıca klortalidon'a benzer.
SPİRONOLAKTON:
Selektif Aldesteron Reseptör Antagonisti (SARA) dir. Böbrek tübülüslerinin distal bölümünde aldosteron'un etkilerini inhibe ederek etki gösterir. Aldosteron Na+ reabsorbsiyonunu arttırır. Spironolakton aldosteron reseptörlerini bloke eder. Böylece Na+ itrahını arttırıp diüretik etki gösterir. Kısaca distal tübül üstünde primer etki gösteren potasyum tutan diüretiktir.
Aldosteron adrenal korteksten salgılanan bir antidiüretik hormondur. Ödemli hastalarda aldosteron salgılanması artar. Aldosteron Na+ ve Cl- reabsorbsiyonunu ile K+ atılımını sağlar.
Aldosteron antagonistleri Na+ ve Cl- reabsorbsiyonunu azaltarak idrar hacmini arttırırlar. Aldosteronun kompetatif antagonistidirler. oral yoldan alınan sprinolaktonların yaklaşık %70-90 gastrointestinal kanaldan emilir. Yemeklerle birlikte alındığında absorbsiyonu artar. Diüretik etkisi kademeli olarak ortaya çıkar. maksimum etkisi 3 gün sonra görülür. Bir kaç doz alındıktan sonra etkisi 2-3 gün devam eder.
TRİAMTEREN
AMİLORİD HİDROKLORÜR
Muhammed Harun BAYRAM
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM