Beslenmek, doğduğumuz anda yapmaya başladığımız ve fizyolojik açıdan basit bir mekanizma gibi görünse de psikososyal açıdan oldukça karmaşık bir durumdur. Dolayısıyla da sadece açlıkla ilgisi yoktur.
Yemek yeme bozuklukları, hastaların yeme alışkanlıklarını, düzenlerini ve bunlarla ilgili düşüncelerini ve duygularını çok ciddi şekilde bozan ve aksatan hastalıklardır. Yeme bozuklukları daha çok 12 ile 35 yaş arası kadınlarda olmak üzere milyonlarca kişiyi etkilemektedir. İki ana tip yeme bozukluğu vardır: anoreksiya nervosa ve bulimia nervosa. Üçüncü bir tip yeme bozukluğu olarak düşünülen ancak henüz ayrıca sınıflandırılmamış olan Binge Eating Disorder yani aşırı (tıkanırcasına) yeme bozukluğu halen incelenme aşamasındadır. Yeme bozukluklarından kaynaklanan bu rahatsızlıklar, tipik olarak yiyeceklere ve vücut ağırlığına karşı bir saplantı haline dönüşmektedir.
Anoreksiya Nervosa ve Bulimia Nervosa hastalarının genellikle özsaygıları düşüktür ve kendileri ve vücutları hakkında aşırı derecede eleştiri yaparlar ve kusurlar bulurlar. Çoğunlukla kendilerini “şişman” hissederler ve bazen hayatları tehlikeye girecek kadar beslenme yetersizliği veya ileri derecede açlık içinde olmalarına rağmen kendilerini fazla kilolu görürler. Yoğun bir kilo alma ve şişmanlama korkusu tamamen benliklerini kaplayabilir. Bu hastalıkların başlangıç safhalarında hastalar genellikle bir sorunları olduğunu inkâr ederler.
Yeme bozuklukları bir çok vakada anksiyete, panik bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk ve alkol veya ilaç bağımlılığı gibi diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte olabilir. Bazı kişilerde yeme bozukluğu oluşmasında kalıtımsal faktörlerin bir rolü olabileceği yönünde yeni bulgular olduğu öne sürülse de bu hastalıklar bu konuda hiçbir ailesel geçmişi olmayan kişileri de etkilemektedir.
ANOREKSİYA NERVOZA
Hastaların boyuna oranla hesaplanan sağlıklı ağırlıklarının en az % 15'inin altında olması durumunda anoreksiya nervosa teşhisi konulur. Anoreksiya nervosa olan hastalar yeterli miktarda yemeyi reddettikleri için normal kilolarını koruyamazlar, genellikle obsesif bir şekilde egzersiz yaparlar ve bazen kilo kaybetmek için kendilerini kusmaya zorlarlar ya da laksatifler kullanırlar. Zamanla vücudun ileri derecede açlığı nedeniyle şu semptomlar gelişebilir:
- Adet kanamaları durur,
- Kalsiyum kaybı sonucunda osteopeni veya osteoporoz (kemiklerin incelmesi) başlar,
- Saçlar ve tırnaklar kırılganlaşır,
- Cilt kurur ve sararır,
- Anemi gelişebilir ve kalp kasları da dâhil olmak üzere tüm kaslar zayıflar ve erir,
- İleri derecede kabızlık oluşur,
- Kan basıncı düşer, nefes alma ve nabız yavaşlar,
- Vücut iç sıcaklığı azalır ve sürekli üşümeye neden olur,
- Depresyon ve letarji (uyuşukluk) gelişir.
BULİMİA NERVOSA
Her ne kadar sıklıkla rejim yapıyor ve aktif olarak egzersiz yapıyor olsalar da bulimia nervosa hastaları normal kiloda, normalin biraz altında veya üstünde hatta obez olabilirler. Ancak asla anoreksiya nervosa hastaları kadar zayıf olamazlar. Bulimia nervosa hastaları sık sık ve aşırı miktarda yerler ve bu esnada çok kısa zaman içinde şaşkınlık verici miktarda yiyecek tüketerek genellikle şeker, karbonhidrat ve yağdan zengin binlerce kalori alırlar.
Bulimia nervosa hastalarında aşırı yeme krizi sonrasında kusarak veya laksatif alarak yediklerini boşaltmalarının en sık sebepleri mide ağrıları ve kilo alma korkusudur. Bu döngü genellikle haftada birkaç kez, ciddi vakalarda ise günde birkaç kez tekrarlanmaktadır.
- Kronik boğaz ağrısı ve iltihabı,
- Yanaklarda ve çene altında tükürük bezlerinde şişme, hastaların yüzünde ve yanaklarında sincap yüzü gibi şişkin bir görünüm,
- Diş minelerinde aşınma, sürekli mide asidine maruz kalan dişlerde çürümeler,
- Sürekli ve devamlı kusmalar sonucunda gastro-özofajeal reflü hastalığı oluşumu,
- Aşırı laksatif kullanımı barsaklarda tahrişe ve hastalıklar,
- Aşırı kusma ve ishal neticesinde ileri derecede sıvı kaybı…
Aşırı (tıkanırcasına) Yeme Bozukluğu – Binge Eating Disorder
Hastalarda kısa süre içinde çok büyük miktarlarda yiyecek tüketilen aşırı yeme krizleri olmaktadır ve bu dönemlerde kontrollerini kaybetmektedirler. Bulimia nervosa hastalarının aksine kusmaya çalışarak ya da aç kalma veya gereksiz laksatif kullanımı gibi diğer sağlıksız yöntemlere başvurarak yediklerinden kurtulmaya çalışmamaktadırlar.
Son yıllarda Ortoreksiya Nervoza (sağlıklı yemek yeme takıntısı) da yeni bir kavram olarak yeme bozukluklarına eklenmiştir. Ortoreksiya Nervoza özellikle büyük kentlerde yaşayan ´beden imgesi´ ağırlıklı düşünen takıntılı kişilerin hastalığıdır. Her besinin aşırı sağlıklı olması insanı tek boyutlu beslenmeye kadar götürebilmekte ve ilerleyen ölçütlerde Anoreksiya ile karşı karşıya getirebilmektedir. Oysaki aşırı derecede takıntı yapmak yerine dengeli beslenme konusunda bilinçli olmak gerekir.
Tedavi:
Profesyonel yardım alınmalıdır. En iyi tedavi yöntemi tıbbi, psikolojik ve beslenme konsültasyonunu içeren kombine bir çalışma ile gerçekleşmektedir. Anoreksiyalı kişi tehlikede olmadığına ve yardıma gerek duymadığına inanır, Bulimialı kişi ise sorunun farkındadır ama tekrar kilo alma korkusu ile tedavi görmek istemez. Tedavi süreci birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir. Ancak tedaviden sonra da tekrarlayabilmesi hala bir sorun olmaya devam edebilir.
Ancak unutulmamalı ki; günümüz modern tıbbında olduğu gibi, Tıbb-ı Nebevide de yetersiz beslenmenin zararına olduğu gibi aşırı beslenmenin de zararına dikkat çekilmiştir. Yaşadığımız yüzyılın en önemli ve yaygın hastalığı ’obezite’dir. İbn-i Sina "Şişmanlığın birçok hastalığa sebeb olduğunu söylemiş, zayıflamayı temin için sebze yemeklerinin çoğunlukta olduğu perhiz listeleri hazırlamıştır. Bu listelerin benzerleri şu anda çağdaş tıb ilminde kullanılmaktadır.
Sözün kısası sevgili dostlar; ‘’Yiyin için fakat israf etmeyin…’’ ( a'raf-31)
Sümeyye CİHANGİR
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM