Bronşiyal astma, hava yollarının (bronşlar ve bronşiyollerin) başka bir hastalığa bağlı olmayan (primer) geri dönüşlü (reversibl) bronkospazmının neden olduğu zamana ve hastaya göre değişen derecede tıkanması halidir; bronkospazm havayolu mukozasındaki iltihap (inflamasyon) zemini üzerinde gelişir.
Astımlı hastaların bronşlarında ve daha ince hava yollarında üç değişiklik oluşur. Birincisi alerjik (mikrobik olmayan) bir iltihaptır. Bronş ve bronşçukların iç yüzünü kaplayan mukoza şiş ve ödemlidir. Bu iltihaplı doku yapışkan bir balgam (mukus) yapar. İltihap devam ettikçe, mukoza kalınlaşarak hava yollarını daha da daraltır.
İkincisi hava yollarının kasılmasıdır. Bronş ve bronşçukların çeperindeki kaslar kasılarak hava yollarının çapını küçültür. Buna bronş spazmı (bronkospazm) ya da bronş daralması (bronkokonstriksiyon) denmektedir.
Üçüncüsü de aşırı uyarılabilmedir (hiperaktivite). Kronik iltihaplı hava yolları üzerinde birtakım uyarılar tetik etkisi yaparak aşırı yanıtlara yol açar; bunlar arasında alerjenler (hayvan tüyleri, ev tozu akarları, küf mantarları, polenler), azdırıcılar (sigara dumanı, kuvvetli kokular, otomobil ve fabrika atık gazları) ve enfeksiyonlar (soğuk algınlığı) sayılabilir. Bu tetikleyiciler hava yollarında giderek artan iltihap ve daralmaya neden olur.
Olguların çoğunda astım, çocukluğun erken dönemlerinde (altı yaşından önce) başlar; sıklıkla sigara dumanına ve ev tozu akarlarına aşırı maruz kalındıktan sonra ilk belirtiler ortaya çıkar. Çok küçük çocuklarda, alerjen ve azdırıcılardan çok, virüs enfeksiyonları astımı başlatır. Araştırmalara göre şu ögeler de astım riskini artırmaktadır: Kalıtsal eğilim (özellikle annenin astımlı oluşu); alerjik sorunları olan bir aileden gelme (ailede atopik dermatit, egzema, alerjik rinit, saman nezlesi veya alerjenlere bağlı astım oluşu) ve hayatın kritik bazı dönemlerinde alerjenlere, azdırıcılara ve enfeksiyonlara maruz kalmak.
Astma nöbetlerinin semptomları ise dispne (solunum zorluğu), öksürük ve hışırtı (‘wheezing’)’dir. Sonuncu semptom genellikle astmanın ‘onsuz olmazı’ olarak kabul edilir. Nöbetler sırasında sekonder olarak genellikle hipoksi gelişir; fakat tipik bir ventilasyon yetmezliği seyrek görülür ve bu, ölüme yol açabilir. Nöbetlerin çoğu dakikalar veya saatlerle ölçülebilecek kadar kısa sürer. Nöbetler arasındaki dönemde hastada genellikle belirgin bir semptom bulunmaz. Astmanın diğer sık rastlanan belirtileri: Bahusus egzersiz, yokuş ve merdiven çıkma sırasında olmak üzere sık sık nefes darlığı, göğüste tekrarlayıcı bir daralma hissi ve 7-10 günden fazla süren, egzersizden sonra ya da soğuk kuru havaya maruz kalınca ortaya çıkan bir öksürük. Bu öksürük genellikle geceleri ve sabahın erken saatlerinde en fazladır ve sık olarak uyumaya engel olur.
Astım tedavisinin amacı hava yollarındaki mikrobik olmayan iltihaba bağlı daralmanın giderilmesi ve hastanın rahat nefes almasının sağlanmasıdır. Tedaviden beklentilerin gerçekleşebilmesi için tetikleyici faktörlerin belirlenmesi ve temasın azaltılması, astım kontrol düzeyinin değerlendirilmesi ve düzenli ilaç tedavisi gereklidir.
Astımı tetikleyen birçok faktör vardır. Başarılı bir astım tedavisi için bu tetikleyicilerle temasın olabildiğince azaltılması gerekir. Şu da bilinmelidir ki her hastanın tetikleyicisi farklı olabilir, öncelikle bunlar belirlenmelidir. Tetikleyicilerden ilk önce söylenmesi gereken sigaradır. Astımlı biri kesinlikle sigara içmemeli ve içilen ortamda bulunmamalıdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları (soğuk algınlığı, grip gibi) hastaların büyük bir bölümünde belirtilerin ortaya çıkmasına neden olurlar. Bu yüzden astımlı hastaların bahusus kış aylarında kendilerini bu enfeksiyonlardan korumaları son derece önemlidir. Diğer tetikleyiciler; hava kirliliği, soğuk hava ve bazı mesleksel faktörlerdir.
Tetikleyicilerde önemli bir grubu ise alerjenler oluşturmaktadır. Evin olabildiğince tozsuz olması, sık aralıklarla süpürülmesi, yatak takımlarının haftada bir kez yıkanması önerilebilir. Evcil hayvan alerjisi olanlar bunlara kesinlikle yaklaşmamalıdır. Küf mantarı oluşumunu önlemek için evin nemli olmamasına dikkat edilmelidir. Bazı hastalıklar da belirtilerin artmasına neden olabilir. Bunlar arasında reflü, alerjik nezle, sinüzit sayılabilir. Bu hastalıklara yönelik tedavilerin astımın kontrol altına alınmasında etkili olacağı bilinmelidir.
Astım tedavisi esasen ilaçlarla yapılmakta ve tedavide iki tür ilaç kullanılmaktadır: Hızlı iyileşme sağlayanlar (kısa etkili beta agonistler, antikolinerjikler, sistemik steroidler) ve uzun süreli kontrol sağlayanlar (aerosol olarak solukla akciğerlere çekilen iltihap yatıştırıcılar, uzun etkili beta agonistler, lökotrien değiştiriciler). En sık kullanılanlar kısa etkili beta agonistlerdir; bunlar bronş ve bronşçukların çeperindeki düz kas hücrelerindeki reseptörleri etkileyerek bu kasları gevşetir ve böylece hava yollarını gevşetirler; bu şekilde havanın akciğerlere girip çıkması kolaylaşır. Bu ilaçlar genellikle ağza sıkılan spreyler (aerosol) şeklindedir. Oral yoldan alınabilen daha az etkili şekilleri de vardır. En sık kullanılanlar: Terbutalin, Salbutamol ve Salmeterol’dur. Bu spreyler 5 dk içinde etki yaparlar fakat etkileri 4-6 saat sürer. İpratropium bromür ise -bronkodilatör etkisi daha geç başladığı için- akut astma nöbetlerinde beta agonist etkili ilaçtan yeterli yanıt alınamaması durumunda ona ilaveten inhalasyon yoluyla kullanılan antimuskarinik bir ilaç grubudur.
Astımın uzun süreli kontrolü aerosol şeklindeki iltihap yatıştırıcı ilaçlarla sağlanır. Bunlar hava yollarındaki iltihabı önler ve azaltır. Böylece hava yollarını tetikleyicilere karşı duyarsız kılar ve belki de iltihabı tamamen iyileştirir. Bu ilaçları her gün düzenli almak gerekmektedir. Bu grup aerosoller şunlardır: Kromolin sodyum, nedokromil sodyum ve kortikosteroid olarak beklometazon, flutikazon ve budesonid. Bu ilaçlar normal dozlarda ve doğru teknikle alınırsa yan etkileri çok seyrektir. İnhalatör ağıza yerleştirilir, baş hafif arkaya doğru eğilir, ilaç ağız içine püskürtülürken aynı anda derin bir nefes alınır, bir süre tutulur ve burundan verilir. Hastaların büyük bir kısmı inhale alınması gereken ilaçları doğru uygulamadıklarından tedavide beklenen faydayı da görememektedirler.
Astmanın hastadaki ağırlığına göre birden fazla antiastmatik ilaç grubunun sinerjist etkili programları uygulanabilmektedir. Bu ilaç programları değişmez şeyler değillerdir. Hastanın ilaca yanıt verip vermediğine ve hastalığın artıp artmadığına göre riskler ve yararlar göz önüne alınarak ilaç ve dozlar değiştirilebilir.
Hasta kendi astımının nasıl oluştuğunu, çevrenin astımdaki rolünü, ilaçların etki şekillerini öğrenmeli ve kendi soluk verme hava akım hızını ölçebilmelidir. Böylece hasta kendi kendisini tedavi edebilecek hale gelecek ve günlük hayatını en uygun bir şekilde düzenleyebilecektir. Ancak bu koşullarda astım, öldürebilen bir karabasan olmaktan çıkarak tedavi edilebilen bir rahatsızlık olacaktır.
Kaynaklar;
Bilim ve Teknik, Temmuz 1998
Tıbbi Farmakoloji, Prof. Dr. S. Oğuz Kayaalp
Türk Toraks Derneği, www. rahatnefesalmakistiyorum.com
Kübra ÇAĞLAK
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM