Peşinen söyleyeyim: Bu haberin 20’nci yüzyılın en önemli buluşlarından antibiyotiği kötülemek gibi bir amacı yok. Bunu yapmak tıbbın ve bilimsel verilerin inkârı olur, bağnazlığa girerdi. Zamanında tedavi edilmediğinde yaşamı tehdit eden bakteri enfeksiyonlarında, uygun zaman, uygun özellik ve dozda antibiyotik kullanımının keşfi insanlığa derin bir nefes aldırmıştı. Ancak günümüzde antibiyotik kullanımının geldiği nokta uyarılarla dolu. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özgür Şamilgil “Antibiyotiklere dirençli bakteriyel enfeksiyonlar günümüzün vebası olan AIDS’ten çok daha fazla ölüme neden oluyor” diyor. Florence Nightingale Şişli Hastanesi Fonksiyonel, Koruyucu ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi Direktörü Şamilgil, antibiyotiklerin çok yoğun kullanıldığı 2005’te ABD’de MRSA adı verilen dirençli bir bakterinin 18 bin 600 ölüme neden olduğunu, aynı yıl AIDS’ e bağlı 17 bin ölüm gerçekleştiğini hatırlatıyor. Hatalı antibiyotik kullanımının basit miktoplara karşı direnci azaltmak dışında; hormonal bozukluklar, vitamin eksiklikleri, bazı alerjik ve romatizmal hastalıklar gibi kronik birçok hastalığın gelişiminde de pay sahibi olduğu düşünülüyor.
NE BOĞAZ AĞRISINDA ETKİLİ NE DE GRİPTE
Antibiyotik, bakteri öldürücü veya üremesini durdurucu bir başka mikrop tarafından veya yapay olarak üretilen ilaç olarak tanımlanıyor. Bu ilaçlar bağışıklık sistemimizin baş edemediği bakterilerin yol açtığı iltihaplı hastalıklarda etkili olurken, virüslere bağlı gelişen sıradan boğaz ağrısı, öksürük, soğuk algınlığı, grip, nezle, bazı bronşit türleri, kulak iltihapları ve mantarlara bağlı hastalıklarda etkisi bulunmuyor.
DİRENÇLİ 440 BİN YENİ TÜBERKÜLOZ VAKASI
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre AB ülkelerinde her yıl dirençli bakterilere bağlı olarak 25 bin kişi ölüyor. Bunun ekonomik maliyetinin 1.5 milyar Euro olduğu tahmin ediliyor. Yunanistan’da kişi başı antibiyotik kullanımının Rusya ve İsveç’e göre 4 kat fazla olduğu bildiriliyor. Dünyada her yıl birçok ilaca dirençli 440 bin yeni tüberküloz vakası görülmesi ve bu vakaların 150 bin kadarının ölmesi de sorunun büyüklüğünü gösteriyor. Kasım 2012’de Türkiye Eczacılar Birliği’nin açıklamasında; 2011’de antibiyotik kullanımının 8 milyon kutu olduğu ve yüzde 3.2 oranında arttığı belirtiliyor. Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nca yapılan “Toplumda Antibiyotik Kullanımı Sıklığı ve Hekimlerin Antibiyotik Reçetesi Yazma Durumları ile İlişkili Etmenlerin Belirlenmesi Araştırması” sonuçlarına göre toplumun yüzde 25.1’i “İleride gerekli olur” diye evde antibiyotik bulunduruyor. Doktorlar hastanın, hastalığıyla ilgili antibiyotik yazılmasını istemesi halinde yüzde 86.7 sıklıkta, evde bulundurma amaçlı antibiyotik yazılmasını istemesi durumundaysa yüzde 93.1 sıklıkta yazmayacaklarını söylüyor. Oysa Amerikan Aile Hekimleri Birliği’nin bir araştırması reçete edilen antibiyotiklerin yüzde 50’sinin gereksiz olduğunu gösteriyor.
HANGİ DURUMLARDA ANTİBİYOTİK KULLANILMALI?
Hekimin detaylı değerlendirmesine bağlı olmak şartıyla...
-Yaşamı tehdit eden enfeksiyonlarda -
-Kronik orta veya ağır organ hastalıkları olanlarda
-Bağışıklık sistemi zayıf kişilerde
-Kana mikrop karıştığını gösteren bulguları olanlarda
-Kirli açık yaralarda I Kan, şeker kontrolü iyi olmayanlarda
-Dolaşım sistemi zayıf hastalarda
-Kalp kapak protezi veya doğuştan kalp anomalisi bulunan kişilerde
-Diğer vücut protezlerine bakteri bulaşma riski yüksek görülenlerde
HER ATEŞLİ HASTALIKTA BAŞVURULMAMALI
Antibiyotiklerin bakteri şüphesi yüksek olmadan kullanılmaması gerekiyor. Örneğin bazı romatizmal hastalıkların ateşe yol açması halinde ateşin antibiyotik yerine kortizon kullanımı ile düşürülmesi gerekebiliyor. Bunun tam tersi durumlarda, bakteri enfeksiyonu olan kişinin ateş nedeni romatizmal hastalık zannedilip yanlışlıkla kortizon verilmesi halinde hastanın enfeksiyonunun çok daha ağırlaşabileceği belirtiliyor.
BUNLARA DİKKAT!
- Gereksiz yere antibiyotik reçete edildiğinde
-Durumu kritik olan hastalarda antibiyotiğe başlanması geciktiğinde
-Geniş spektrumlu antibiyotikler çok yaygın kullanıldığında veya dar spektrumlu antibiyotikler yanlış kullanıldığında
-Antibiyotik dozu o hasta için uygun olan dozdan yüksek veya alçak kaldığında
-Antibiyotik tedavisinin süresi çok uzun veya çok kısa olduğunda
-Antibiyotik tedavisi mikrobiyolojik kültür sonuçlarına göre gerektiği halde değiştirilmemişse hasta zarar görebilir.
EN YANLIŞ KULLANIM ALANI
En sık yapılan hatanın basit soğuk algınlığı, öksürük, kırgınlık, hafif boğaz ağrısı gibi viral (gribal) enfeksiyonlarda hemen antibiyotiğe sarılmak olduğu belirtiliyor. Uzmanlarsa yoğurt, kefir, ev-tipi turşu, sarmısak, soğan, yüksek doz C vitamini içeren gıdaların tüketimi ve düzenli uyku ile sigaradan uzak durmak gibi alışkanlıklarla bağışıklık sistemini güçlü tutarak enfeksiyonlara karşı dirençli olmanın mümkün olduğunu söylüyor. Ayrıca hastaya mevcut diğer hastalıkları ve bunlarla ilgili kullandığı ilaçları dikkate alınmadan antibiyotik verilmesinin de ciddi sorunlar oluşturacağı ifade ediliyor.
GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMININ SONU!
Gereksiz antibiyotik kullanımı faydalı bakterileri azaltarak bağışıklık ve sindirim sistemini bozuyor, aşağıdaki sorunlara zemin hazırlıyor...
- Allerjik reaksiyonlar.
- Bağırsaktaki faydalı mikropların azalmasına bağlı ishaller, kusmalar, bağırsak geçirgenliğinin bozulmasına (artmasına) bağlı kan dolaşımına zehirli maddelerin geçmesi, besin ve vitamin emiliminin bozulması.
- Böbrek, karaciğer ve kemik iliği bozuklukları.
- Kaşıntı, dilde ve ciltte lekelenmeler.
- Sinirlilik, uykusuzluk, baş ağrıları.
- Kas kemik ağrıları, tendon (kas kirişlerinde) kopmalar.
- Vücuda bağışıklığın azalmasına bağlı farklı yeni mikropların yerleşmesi.
BİTKİ VE HAYVANLARA VERİLEN ANTİBİYOTİK İNSANLARA GEÇİYOR
- İngiltere merkezli, 2009 tarihli bir araştırmaya göre 13 Avrupa ülkesini içeren öksürük şikâyeti olan 3402 hastada antibiyotik kullanım oranlarıyla iyileşme oranları arasında bir ilişki saptanmadığı görülüyor.
- Uluslararası bağımsız tıbbi araştırma kurumu Cochrane’ın yaptığı bir analizde, üst solunum yolu enfeksiyonlarında 9 ayrı çalışmayı değerlendiren bir incelemede, antibiyotik kullanmama veya geç başlamanın, derhal başlamaya göre herhangi bir dezavantajı bulunmadığı hatta bunun antibiyotik direnci riskini azalttığı belirtiliyor.
- ABD’de antibiyotiklerin yüzde 70’inin tarım ve hayvancılıkta kullanıldığı şüphesi devam ediyor. Bitki ve hayvanlara sürekli düşük dozda verilen antibiyotiklerin insanlara gıda yoluyla geçmesinin de antibiyotik direnci oluşumunda önemli bir etken olduğu tartışılıyor.
HABERTÜRK
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM