İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilimdalı’nda Yard. Doç. Selçuk Takır Hocamızla akademisyenlik, Klinik Eczacılık üzerine gerçekleştirdiğimiz ropörtajımızda hocamıza bazı sorular yönelttik:
1) Öncelikle fakülteden mezun olduktan sonra akademisyenliğe nasıl adım attınız o süreci bize özetleyebilir misiniz ?
1998 yılında Gazi Üni. Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra LES(şimdiki ALES) sınavına girdim. O zamana kadar bu sınav yoktu ve üniversitede kalmak tamamen hocalarla olan ilişkinize bağlıydı. Hocaların sizi tanıması gerekiyordu seçmek için. Ben bitirme tezimi Gazi Üniversitesinde Prof. Dr. Sönmez Doğan Hoca’yla birlikte yaptım. Bitirme tezimin konusu ‘Nitrikoksit ve etkileri’ydi. Sönmez Hoca’yla iyi anlaştık, uyum içinde çalıştık. O İstanbul Üniversitesine geçtikten sonra ben de mezun olunca yüksek lisans için İstanbul Üniversitesi’ne başvurdum ve kabul edildim.
Sönmez hoca ile birlikte Statinler üzerine çalışmalar yaptık. Prof. Dr. Osman Özdemir ile ‘Hipoksinin koroner bypass materyelleri internal meme arteri ve gastroepiploik arteri üzerine etkisi’ isimli araştırmalarında yer aldım. Belçika’ya gittim. Orada mikrodamarlarda myograf sistemleriyle ilgili bazı araştırmalarım oldu.
2006 da hazırladığım doktora tezi ‘İzole Sığır Retinal Gevşetici Faktörün Etkisinin Kalsiyum İle İlişkisinin İncelenmesi’ idi. Fransa’ya gittim, Strasburg’da doktora sonrası tam kapsamlı araştırma bursu kazandım.2006-2007 yılı arası oradaydım. 2009 yılında yardımcı doçent oldum. 2010 yılında Farmakognozi A.B.D. ile birlikte yürüttüğümüz bir Eczacılık öğrencisinin bitirme tezi olan ‘Alchemilla vulgaris’in İzole Sıçan Aortası Üzerine Etkileri’ isimli tezi yönettim. Bildiğiniz gibi Alchemilla vulgaris(arslan pençesi) bitkisinin gevşetici etkisi bulunmaktadır. Bu özelliğinden yararlanarak hipertansiyon tedavisinde kullanımını amaçlayan bir hipotezdi. Sonuçları ise oldukça enteresandı. Metanol ile hazırlanan ekstre vazodilatör etki gösterirken su ile hazırlanan ekstrenin tam tersi etki gösterdiğini saptadık ve oral olarak verildiğinde sulu ekstrenin etkisinin daha çok azaldığını metanollü ekstrenin ise değişmediğini gördük. İnvitro yaptığımız bu çalışmaları invivo ortamda da denedik ve sonuçların paralel olduğunu gözlemledik. Onun üzerine çalışmalar hala devam etmekte. Ve şu anda devam etmekte olan diğer bir çalışmam ise glokom ile ilgili.
2) Son yıllarda revaçta olan Klinik Eczacılık mesleği gelecekte nerede olur, bize biraz bahseder misiniz ?
Doktorluk, Eczacılık, Kimya hepsi iç içe girdi ve bu meslekler kendilerine yeni alan açma eğilimindeler. Klinik Eczacılık da bunlardan bir tanesidir. Bu ayrımın ise tedavi maliyetini ve hasta yararlanmasını ne kadar arttırırız düşüncesinden doğmuştur. İlaç etkileşimleri, yan etkiler, farmakoekonomi gibi birçok göz önünde bulundurulması gereken faktör ortaya çıktı. Amaç tedaviyi bireyselleştirmek, tedaviye başlandıktan sonra en iyi tedaviyi, en az hasarla, en doğru dozda sürdürmek. Klinik eczacı ise en doğru ilaç ve en uygun doz seçiminde hekime yardımcı olmalı. Ve bu bilgiye sahip iyi bir eğitimden geçmiş olmalı.
3) Marmara Üniversitesi’nde Klinik Eczacılık Bilimdalı bulunmakta bizim fakültemizde buna yönelik ne çalışmalar yapılıyor?
Bizim fakültemizde birçok ders var. Farmasötik Bakım ve Farmakoterapi dersleri hem hastane hem eczane eczacılığına yönelik dersler olduğu için ben onları severek anlatıyorum çünkü günlük yaşamda karşılaştığımız durumlar. Bu 2 derse yardımcı olması bakımından 5. Sınıfta seçmeli olarak Klinik Eczacılık ve İlaç Etkileşimleri dersi de konuldu. Daha önceden bu dersler hiçbir fakültede yokken bizim fakültemizde 1 dönem boyunca Farmakoloji dersi içinde anlatılmaktaydı.
5) 98 li yıllarda eczane eczacılığı çok daha cazipken siz neden akademisyen olmayı seçtiniz?
Ben araştırmayı ve öğrenmeyi seviyorum. Farmakoloji’ye hevesliyim. Bu iş sabır isteyen bir iş ömür boyu öğrencisiniz. Siz ne düşünüyorsunuz ilerisi için?
Biz 1. sınıftan beri eczane eczacılığına uzaktık zaten, ama hastane veya ilaç sektörü için en azından bir yüksek lisans doktora gerekiyor. Biz akademisyen olmayı istiyoruz ama bu mutlak sistemle birlikte ortalamamız bayağı aşağılara düştü.
Benim şahsi kanaatim bu iyi bir sistem bir eczacı doktor veya mühendis öğrendiği şeyin yarısından 1 fazlasını bilmeli; çünkü insan hayatı söz konusu. Yaptığı ufak bir yanlışla insanın hayatına mal oluyorsunuz. Ama ortalama önemli tabi ki kesin bir kriter olmamakla birlikte bazen yarım puan farkla bile biz eleme yapmak zorunda kalıyoruz. Biraz da devletin eski üniversitelere az kadro vermesiyle de ilgili. Daha çok yeni açılan üniversitelere yönlendirmeye çalışıyor. Bu işi gerçekten istemeniz gerekiyor. Aradığını bulamayan da oldu, bulan da oldu. Hep öğrencisiniz hep araştırmak zorundasınız. Bizim sizden(lisans öğrencilerinden) tek farkımız bilmediğimiz şeyi nerden bulacağımızı bilmek. Gerçekten ilginiz varsa devam edin.
Kolesterol ilaçları üzerine olan tartışmalarla ilgili sorularımızı sorduktan sonra teşekkür ederek yanından ayrıldık…
ÜLKÜ ALKO- AYŞE ESRA GÜLER
İVEK © 2016 / Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.
İLETİŞİM